56- Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş (45) (öyle) kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmamıştır.(46)
57- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
58- Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.
59- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
60- İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır?(47)
61- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?(48)
62- Bu-ikisinin ötesinde iki Cennet daha var.(49)
63- Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
64- Alabildiğine yemyeşildirler.(50)

AÇIKLAMA

45. Kadının en önemli özelliği onun hayası ve iffetidir. Bu yüzden Allah Teâlâ, Cennetin nimetlerini beyan ederken, kadının güzelliğinden önce hayasını ve iffetini zikretmiştir. Güzel kadınlar, kulüp, gazino ve sinemalarda görülebilir. Nitekim güzellik yarışmaları tertiplendiğinde, seçkin ve en güzel kadınları bir araya toplarlar. Ancak bu kadınlara sadece zevk sahibi olmayan kimseler ilgi gösterirler. Çünkü hiçbir zevk sahibi, her gözün iştahla seyrettiği, herkesin malı olmaya istekli bir güzellikten hoşlanmaz.
46. Yani, bakire, evli, genç ve yaşlı tüm salih kadınlar bakire ve genç olarak, salih erkeklere zevce olacaklardır.
Bu ayetten, Cennette cinlerden saliha kadınların da olacağı anlaşılıyor. Bu kadınlar, tıpkı insanlardan saliha kadınlar gibi, cinlerden erkeklere eş olacaklardır. Nitekim onlara daha önceden, hiçbir erkek dokunmamış olacağı gibi, insanlardan salih kadınlara da hiçbir erkek dokunmamış olacaktır. Ayrıca bu ayetten, insanlardan saliha kadınların, yine insanlardan salih erkeklere eş verileceği gibi, cinlerden saliha kadınların da, yine cinlerden salih erkeklere verileceği anlaşılmaktadır. Yani aynı cinslerden çiftler meydana gelecektir.
47. Yani, dünyada nefsini Allah için haramlardan koruyan, helalin idraki içinde yaşayan ve Hak için her türlü külfete katlanan bir şahsın, bunca fedakarlığı için Hak Teâlâ'nın bir mükafaat vermemesi mümkün müdür?
48. Cennette verileceği va'd edilen nimetlere inanmayan bir kimse, aslında Allah'ın sıfatlarını inkar etmektedir. Şayet bu kimse, Allah'a inandığı halde, bu nimetleri inkar ediyorsa o zaman Allah hakkında batıl tasavvurlar içinde demektir. Çünkü o, Allah'ın kainatı yarattığını kabul etmekte ama-neuzubillah- kainatta cereyan eden olaylardan habersiz ve onlara karşı ilgisiz olduğunu sanmaktadır. Yani Allah rızası için can, mal ve nefsani isteklerden, fedakarlık eden kimselerden bir haberi olmadığını, ilgisiz bulunduğunu ve iyilik ile kötülük arasındaki farkı temyiz edemediğini, iyiliğe mükafat, kötülüğe ceza vermeye muktedir olmadığını vs. sanıyor. Bu yüzden, "Allah'ın kıyamet gününde iyilik ve ihsana, yine iyilik ve ihsan ile karşılık verdiğini bizzat gördüğünüz zaman bunu nasıl inkar edeceksiniz bakalım?" denilmektedir.
49. "Vemin dûnehumâ" (onlara iki bahçe daha verilecektir) ifadesindeki "dûn", lugatta şu üç anlamda kullanılır: a) aşağı, alçak, b) daha az faziletli c) birşeye ilave, ek. Bu anlamları dikkate aldığımızda, birincisi ayetin anlamı, "her Cennet ehline yukarıda zikri geçen iki Cennete (bahçeye) ek olarak, iki bahçe daha verileceği" şeklinde olur. İkincisi, "bu iki bahçe önceden zikri geçen bahçelerden daha aşağıda olacaktır" veya "Önceki iki bahçe, bunlardan daha güzel olacaktır" şeklinde bir anlam verilebilir. Şayet ilk ihtimali kabul edersek, Cennet ehline verileceği önceden bildirilen iki Cennetin yanısıra, onlara iki Cennet daha verilecek demektir. Fakat diğer ihtimalleri kabul edersek, iki Cennetin, "mukarrabin" iki Cennetin de "Ashabul-Yemin veya Ashab'ul-Meymene" olarak nitelendirilen mü'minlere verileceği anlamı çıkar. Çünkü Vakıa Suresi'nde salih insanlar, 1) Sabikûn veya mukarrabin, 2) Ashabul-Yemin veya Ashab'ul-Meymene olmak üzere iki kısım olarak zikredilmiştir. Ayrıca bu gruplara verilecek olan Cennetin nimetleri ayrı ayrı zikredilmiştir. Ayrıca Ebu Bekir'in, Ebu Musa el-Eşari'den rivayet ettiğine göre, Rasulullah şöyle buyurmuştur: "İki Cennet Sabikun ve Mukarrabin'e verilecektir. Orada tüm eşyaları altından olacaktır. Diğer iki Cennet de, Ashab'ul-Yemin'e verilecektir, onların eşyaları da gümüşten olacaktır." (Fethu'l-Bari, Kitab'ut-Tefsir, Rahman Suresi)
50. "", çok sık yemyeşil ağaçlık için kullanılır.