20- Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri de size va'detti,(35) bunu size hemencecik verdi(36) ve insanların ellerini sizden çekti ki,(37) (bu,) mü'minler için bir ayet olsun(38) ve sizi dosdoğru bir yola yöneltip-iletsin.(39)
21- Ve (daha) başka (nice nimetler de, ki,) siz henüz onlara güç yetirmiş değilsiniz; (ama) gerçekten Allah, onları sarıp-kuşatmıştır.(40) Allah, her şeye karşı güç yetirendir.
22- Kâfir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost) , ne de bir yardımcı bulamazlardı.(41)
23- (Bu,) Allah'ın öteden beri sürüp gitmekte olan sünnetidir.(42) Sen Allah'ın sünnetinde kesinlikle hiç bir değişiklik bulamazsın.
24- Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken O'dur. Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görmekte olandır.

AÇIKLAMA

35. Bundan maksat: Hayber'in fethinden sonra müslümanlara nasip olan peşpeşe yapılan diğer fetihlerdir.
36. Bundan Hudeybiye barışı kastedilmektedir. Surenin başında da bu barışa Fetih-i Mübin (apaçık bir zafer) denmiştir.
37. Yani, "Allah, Hudeybiye'de Kureyş kafirlerine sana el kaldırıp seninle savaşma cesaretini vermedi." Halbuki görünüşte onlar her bakımdan çok üstün durumda bulunuyorlardı. Ve savaşta kuvvet üstünlüğü bakımından da ilerideydiler. Bunlara ek olarak şu da kastedilmiş olabilir: Her hangi bir düşman birliği tam o sırada (müslümanların Medine'yi terkedip 250 mil uzaklıktaki Hudeybiye'de bulundukları sırada) Medine'ye hücum etme cesaretini gösteremedi. Halbuki 1400 savaş erinin çekip gitmesinden sonra Medine cephesi çok zayıf kalmıştı. Yahudiler, müşrikler, münafıklar bu durumdan faydalanabilirlerdi.
38. Bir işaret ve ibret olması, Allah ve Peygamber'e (s.a) itaatte, sapmadan sebat gösteren ve Allah'a güvendiğinden dolayı hakkın ve doğrunun yaşatılması için derhal harekete geçen o insanlara Allah'ın yardımını, desteğini lütfetmesiyle ilgilidir.
39. Yani, size daha fazla basiret, feraset ve imanınıza en üstün derece olan yâkîn derecesi nasip olsun. Ve gelecekte de siz Allah ve Rasulü'ne itaatte kaim olun. Allah'a güvenerek hak yolda öncülük yapmaya devam edin. Ve bu tercübeler size Allah'ın dininin ne gibi fedakârlıklar gerektirdiğini gösteren dersler olsun. Müminlerin görevi Allah'a güvenerek hareket etmek ve adım atmak olmalıdır. Benim gücüm ne kadar, batıl tarafın gücü-kuvveti ne kadar gibi lüzumsuz tartışmalara girmemelidir.
40. Kuvvetle muhtemeldir ki bu ayet Mekke'nin fethine işaret etmektedir. Bu görüş Katade'nindir. İbn Cerir de bu görüşü desteklemiştir. Bu ilahi buyruğun maksadını şöyle yorumlayabiliriz: Henüz Mekke elinize geçmedi, fakat Allah onu kuşatmıştır ve Hudeybiye Antlaşması'nın getirdiği fetih ve zaferin sonucunda o da sizin elinize geçecektir.
41. Hudeybiye'de Allah, savaşı, müslümanlar yenilebilir diye durdurmadı. Gelecek ayetlerde açıklanacağı gibi bunun maslahatları ve hikmeti daha başka idi. Eğer bu maslahatlar engel olmasaydı ve Allah orada savaş yapılmasını takdir etseydi şüphesiz ki kafirler bozguna uğrarlar, Mekke de o zaman fetholunurdu.
42. Burada Allah'ın Sünneti ifadesinden kastedilen şudur: Allah'ın Rasulü'yle savaşan kafirleri, Allah rezil ve perişan eder.