15- Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur) : İçinde bozulmayan sudan ırmaklar,(20) tadı değişmeyen sütten ırmaklar,(21) içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar(22) ve süzme baldan ırmaklar vardır;(23) ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rabblerinden bir mağfiret de vardır.(24) Hiç (böyle mükâfatlanan bir kişi) , ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?
16- Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp-gittikleri zaman, kendilerine ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?"(25) İşte onlar; Allah, onların kalplerini damgalamıştır ve onlar kendi heva (istek ve tutku) larına uymuşlardır.(26)

AÇIKLAMA

20. "Asin", rengi, tadı bozulmuş, içinde bir kötü koku meydana gelmiş suya denir. Dünyada nehirlerin ve ırmakların suyu genellikle bulanık olur. İçine çamur, kum ve çeşitli bitkiler karıştığı için rengi ve tadı değişir, az çok kokuşma meydana gelir. Bundan dolayı, Cennet'teki ırmakların sularının renginin, tadının ve kokusunun değişmeyeceği anlatılmıştır. Yani o su saf, tertemiz ve berrak olacak, içinde hiçbir karışma olmayacaktır.
21. Merfu bir hadiste bunu açıklamak için şöyle buyurulmuştur: "O, hayvanların memesinden çıkmış süt olmayacak." Yani, Allah bu sütü pınar gibi yerden çıkaracak ve nehirler gibi akıtacaktır. Yani bu süt hayvanlardan sağıldıktan sonra nehirlerde akıtılmayacak, doğrudan yerden kaynayacaktır. Bu kudret sütünün niteliğinin belirtilmesi yolunda, "Tadı bozulmayan" buyurulmuştur. Yani onun içine hayvanlardan sağılan her sütte bulunabilecek en küçük bir kir ve pislik karışmayacaktır.
22. Bu da merfu bir hadiste şöyle açıklanmıştır: "Bu şarap, insanların ayaklarıyla çiğneyerek çıkardıkları şarap gibi olmayacak." Yani o, dünya şarabı gibi meyvelerin sıkılması veya ayakla çiğnenerek suyunun süzülmesi şeklinde elde edilmeyecek, aksine Allah onları da pınarlar şeklinde yaratacak ve nehirler gibi akıtacaktır. "İçenlere zevk veren" olarak nitelenen bu şarap alkoliklerin bile yüzünü buruşturmadan, burnunu tıkamadan içemeyecekleri kadar acı ve pis kokulu bir dünya şarabı gibi olmayacaktır. Saffat Suresi'nde bu konuda daha fazla açıklama yapılarak, içildiğinde vücuda bir zarar gelmeyeceği, sarhoşluk vermeyeceği bildirilmiştir. (Ayet: 19) . Bundan da anlaşılıyorki Cennet şarabı sarhoş etmeyecek, fakat yalnızca tad ve huzur verecektir.
23. Bu, merfu bir hadiste, "O, bal arılarının karnından çıkan bal gibi olmayacak," şeklinde açıklanmıştır. Yani o da yukarıda sayılanlar gibi pınarlardan çıkacak, nehirler gibi akacaktır. Bu nedenle içinde mum, kovan parçaları, ölmüş arıların kanat ve bacakları olmayacak, tersine tertemiz, berrak bir bal olacaktır.
24. Sayılan bu cennet nimetlerinden sonra, muttakiler için Rablerinden mağfiret olduğunun zikredilmesinin iki anlamı olabilir: Birincisi, bütün bu nimetlerden daha üstün bir nimet olduğu; ikincisi ise, dünyada yaptıkları hataların, cennette onların yüzüne vurulmayacağı, tersine, utanmamaları için Allah'ın o hatalar üzerine sürekli perde çekeceği.
25. Bu ayette, Peygamber'in (s.a) meclisine gelerek emirlerini veya Kur'an ayetlerini dinleyen, fakat kalpleri Peygamber'in (s.a) mübarek dilinde ifadesini bulan konulardan uzak olduğu için, hepsini işittikleri halde dışarı çıkınca müslümanlara, "Az önce ne demişti?" diye soran kafirler, münafıklar ve kitap ehli gibi inkar edenler anlatılmaktadır.
26. Peygamber'in (s.a) buyruklarına karşı kulaklarının sağır ve tıkalı oluşunun asıl sebebi, nefsi isteklerinin kölesi olmaları ve Peygamber'in (s.a) getirdiği ilahi emirlerin onların bu nefsi isteklerine uymaması idi. Bu nedenle onlar, Peygamber'in (s.a) meclisine tesadüfen gelip, kulaklarını mecburen ona çevirmiş bile olsalar gönülden ilgi duymuyorlardı.