16- İşte bunlar; yapmakta olduklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz;(21) (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va'dolunan dosdoğru bir vaaddir.
17- O kimse ki, anne ve babasına: "Öf size, benden önce nice kuşaklar gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi (anne ve babası) ise, Allah'a yakararak: "Yazıklar sana, iman et, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır." (derler; fakat) O: "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der.
18- İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde, (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.(22)
19- Her biri için yapmakta olduklarından dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar.(23)
20- Küfredenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi' tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbârınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız."(24)

AÇIKLAMA

21. Dünyada onların yaptığı en iyi amellerine göre hüküm verilecek ve ahirette dereceleri ona göre tayin edilecektir. Onların hata ve zayıflıkları görmemezlikten gelinecektir. Tıpkı asil ve değer bilir bir efendinin kendi vefakar hizmetkârlarının küçük bir takım hatalarına göre değil de onların yapmış olduğu en büyük hizmetler, fedakârlıklar ve üstün vefalarına göre davranması gibi. O, bu hizmetkârlarının küçük hataları dolayısıyla diğer bütün amellerini yakmayacaktır.
22. Burada iki tip karakter vurgulanmaktadır. Ve adeta dinleyiciye bu iki karakterden hangisinin daha üstün olduğu sorularak buna kendisinin karar vermesi istenilmektedir. Bu dönemde toplum içerisinde bu iki tip karakter de fiilen mevcuttur. Dinleyenler için birinci tip karakterde olanlar kimdir, ikinci tipte olanlar kimdir? Ayırdedebilmek zor değildir. Bu, Kureyş'in ileri gelenlerinin "Eğer kitaba inanmak iyi bir şey olsaydı bu bir kaç genç ve köleden evvel bizim inanmamız gerekirdi" demelerine cevaptır. Bunlara verilen cevapta, sanki onlara inananların karakteri ile inanmayanların karakteri nasıl olurmuş diye herkesin kendini kontrol edeceği bir ayna tutulmaktadır.
23. Yani, salih insanların yaptığı iyilikler karşılıksız ve kötü insanların yaptığı kötülüklerde de cezasız kalmayacaktır. Eğer iyi bir insan ecirlerinden mahrum kalır veya hakkettiğinden daha azını alırsa bu bir zulüm olduğu gibi aynı şekilde kötü bir insan da hakettiği cezayı görmez ya da hakkettiğinden fazlasını bulursa bu da bir zulüm olacaktır.
24. Burada gösterdikleri kibirden dolayı orada zelil olacaklardır. Çünkü onlar, Allah Rasulü'ne iman etmeleri halinde yoksul ve fakir mü'minlere katılmalarını bir şerefsizlik olarak görüyorlardı. "Onların iman ettikleri İslam'a inanmamız halinde şerefimizi lekelemiş oluruz" diye gururlanıyorlardı. Allah (c.c) onları ahirette zelil ve rezil edecek ve gururlarını ayaklar altına alacaktır.