28- İşte böyle; biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.(24)
29- Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı(25) ve onlar (azabı) ertelenenler de olmadı.
30- Andolsun, biz İsrailoğullarını o alçaltıcı azabtan kurtardık,
31- Firavun'dan.(26) Çünkü o, ölçüyü taşıran bir mütekebbirdi.(27)
32- Andolsun, biz onları bir ilim üzere alemlere karşı üstün kıldık.(28)
33- Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.(29)
34- Herhalde bunlar da diyorlar ki:
35- "(Bütün her şey) Bizim yalnızca ilk ölümümüzdür; biz yeniden diriltilip-kaldırılacak değiliz."(30)
36- "Eğer(bu söylediklerinizde) doğru sözlüyseniz, şu halde atalarımızı getirin bakalım."(31)

AÇIKLAMA

24. Hasan Basri'ye göre bu topluluk ile, Firavun'dan sonra Mısır'a hakim olan İsrailoğulları kastolunmaktadır. Katade ise: "Bu topluluk ile Al-i Firavun'dan sonra Mısır'a hakim olan kavimler kastedilmektedir.
Çünkü İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışlarından sonra geri döndüklerine dair tarihi hiçbir delil bulunmamaktadır." demiştir. Bu ihtilaf daha sonraki müfessirler arasında da devam etmiştir. İzah için bkz. Şuara an: 45
25. Yani, onların iktidarları zamanında, her tarafta onların şöhreti hüküm sürüyor ve herkes hayranlıkla onlardan bahsediyordu. Öyle ki adeta dünyada bir benzerleri bulunmuyordu ve herkes onların ihsanları altında eziliyordu. Ancak saltanatları yerle bir olduğunda hiçkimse arkalarından gözyaşı dökmedi. Aksine, onların yıkılmasına memnun bile oldular. Sanki büyük bir musibetten kurtulmuşlardı. Onların, Allah'ın yarattıklarına karşı herhangi bir kimsenin kendileri için üzülmesini gerektirecek bir iyilik bile yapmadıkları anlaşılıyor. Yine onlar, göktekilerin, onların yıkılmasından üzüntü duyacakları, Allah rızası için bir iyilik de yapmamışlardır. Allah'ın onlara fırsat verdiği süre boyunca, yeryüzünde fesat çıkarmışlar ve sonunda haddi aştıklarında da azab gelmiş ve adeta bir çöp gibi ezilerek bir kenara atılmışlardır.
26. Yani, Firavun'un bizzat kendisi onlar için bir musibet olduğu gibi, başka musibetlerin de nedeniydi.
27. Burada, Kureyş'in ileri gelenleri; "Sizlerin taşıdığı önem nedir ki, Mısır gibi koca bir ülkenin hükümdarı Firavun adeta bir ilah gibi hüküm sürerken, haddi aştığında Allah'ın azabı gelmiş ve bir çöp gibi ezilerek kenara atılmıştır. Sizler ise onlardan daha ileri seviyede bir asi değilsiniz" denilerek ima yoluyla ikaz edilmektedirler.
28. Yani, İsrailoğulları'nın iyi ya da kötü ne yaptıklarını Allah daha iyi bilir. Allah bu kavmi, vahyi yüklenmede ve tevhidin bayraktarlığını yapmada diğer kavimlerden daha uygun olduğu bir dönemde seçmiştir.
29. İzah için bkz. Bakara an: 64-85, Nisa an: 182-189, Maide an: 42-47, A'raf an: 97-132, Taha an: 56-74.
30. Yani, ilk ölümümüzden sonra hayat yoktur. "İlk ölüm" şeklindeki bir ifade, ilk ölümden sonra daha başka ölümlerin olacağı anlamına gelmez. Örneğin, bir kimse, "Onun ilk çocuğu doğdu" dediğinde, biz bahsedilen şahsın bir çocuğunun daha doğacağını değil, o şahsın daha önce bir çocuğu olmadığını anlarız.
31. Onların delili şudur: "Biz öldükten sonra dirilen kimseyi görmedik. Dolayısıyla biz bu hayattan sonra başka bir hayatın olacağına inanmıyoruz. Ancak sen böyle iddia ediyorsan, o halde ölmüş atalarımızı bir dirilt bakalım. Yok eğer bunu yapamıyorsan, biz de senin söylediklerine inanmayız." Ölümden sonra diriliş hadisesinin çürütülmesi konusunda güya bu onların en sağlam delilleridir. Oysa onların bu delili, çok basit ve mantıksızdır. Onlara, öldükten sonra diriltilecek olan insanların bu dünyaya gelecekleri söylenmiş midir, ya da Hz. Peygamber (s.a) veya herhangi bir müslüman, ölüleri kendilerinin dirilteceğini iddia etmiş midir ki, öyle bir delil öne sürüyorlar?