Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- Hâ, Mîm.
2- (Bu Kur'an,) Rahman ve Rahim'den indirilmiştir.
3- Bilen bir kavim için, ayetleri (çeşitli biçimlerde, birer birer) 'fasıllar halinde açıklanmış' Arapça Kur'an (veya okunan) kitaptır;
4- Bir müjde verici ve bir uyarıcı-(1) korkutucu olarak. Ama onların çoğu yüz çevirdiler. Artık onlar dinlemezler.
5- Ve dediler ki: "Bizi kendisine çağırmakta olduğun şeye karşı kalblerimiz bir örtü içindedir,(2) kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda da bir perde vardır.(3) Artık sen. (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten yapıyoruz."(4)

AÇIKLAMA

1. Bu sure kısa bir girişle başlamış ve ardından da bir hitapta bulunulmuştur. Bu hitabı dikkatle okuduğunuz takdirde, daha önce yapılan kısa girişle arasındaki bağlantının niteliğini anlamanız mümkün olur.
a) Bu Kur'an, Allah'ın indirdiği bir kelamdır: Yani sizler, bu sözleri Muhammed uydurmuş diyorsanız da onun, kainatı yaratan Allah tarafından indirilmiş olduğu gerçeği değişmez. Bu kelamı işittiğinizde Hz. Peygamber'e (s.a) öfkeleniyor, kızıyorsunuz. Fakat aslında sizler ona değil, bana (Allah'a) kızmış oluyorsunuz. Yine Hz. Muhammed'i (s.a) reddetmekle aslında beni reddediyorsunuz. Sizler yüz çevirmekle de bir insandan değil, Allah'tan yüz çevirmiş oluyorsunuz.
b) Bu Kur'an'ı indiren, Halik olan Allah, yarattıklarına karşı çok merhametlidir: Bu husus zikredilmekle, hidayeti gönderen Allah'ın "Rahman" sıfatına işaret edilmiş oluyor. Ayrıca Kur'an'ı inkar eden ve yüzçeviren kimselerin, aslında kendi kendilerine düşmanlık ettiklerine, çünkü bu hidayetin rahmet ve saadete vesile olan büyük bir nimet olduğuna değinilmektedir. Allah, insanlardan yüzçevirseydi şayet, onları hidayetsiz ve karanlıklar içinde bırakır, ne durumda olduklarına aldırmazdı bile. Fakat Allah'ın insanları yaratmış olması, rızık vermesi ve onlara bu hayat içinde yol göstermesi, O'nun bir fazlıdır. İşte bu yüzden de bir kuluna vahiyde bulunmuştur. Şimdi bu hidayetten yararlanmayan ve hatta ona karşı çıkan bir kimseden daha nankör ve kendi kendisine düşmanlık eden biri olur mu?
c) Bu kitabın ayetleri Arapça'dır ve ona itiraz edebileceğiniz eğri bir nokta ve anlaşılmayacak hiçbir şey yoktur: Böylece Hak ve Batılın ne olduğu apaçık ortaya konmuştur. Doğru ve sahih akide ile yanlış akide hangisidir? İyi ve kötü ahlâk, salih ve salih olmayan ameller, saadete ve felakete götüren yollar nelerdir, hep açıklanmıştır. Dolayısıyla böylesine açık bir hidayeti reddedenler için artık bir mazeret sözkonusu değildir. Olsa olsa bu onların sapık yolda olduklarının bir ispatıdır.
d) Bu, Arapça bir Kur'an'dır: Yani, Araplar'ın kendi lisanında nazil olmuştur. Arapça olmadığı için anlaşılamaz şeklinde bir mazeret öne sürülemez. (Bu konu 44. ayette farklı bir uslubla ifade edilmiştir. Arap olmayan kimselerin bu konudaki tereddütleri makul karşılanabilir bir niteliktedir. Nitekim biz bu konuda daha önce açıklamalar yapmıştık. Bkz. Yusuf an: 5 ve "Resail ve Mesail" adlı eserim c. I, sh: 19-23)
e) Bu kitab, müjdeci ve uyarıcıdır: Yani, bu kitab, bir hayal ürünü, felsefe eseri veya bir edebiyat kitabı olmadığı için, inkar edip etmemek arasında bir fark yoktur denilemez. Bu kitab kendisine tabi olanları güzel bir son, karşı koyanları ise korkunç bir akibet beklediğini açık açık anlatmaktadır. Dolayısıyla böyle bir kitabı hafife almak için ancak bir ahmak olmak gerekir.
f) Bu kitab akıl sahiplerine hitap eder: Yani, ondan sadece akıl sahibi olanlar yararlanabilirler. Pırlanta ile taş arasındaki farkı ayırdedemeyen birisi için pırlanta nasıl bir yarar sağlamazsa, cahiller için bu kitab da bir yarar sağlamaz.
2. Yani, o çağrının, kalblerimize ulaşmasına imkan yoktur.
3. Yani, senin getirdiğin mesaj, aramızda tefrika çıkarmış ve bölünmelere yol açmıştır. Artık seninle birleşmemize imkan yoktur.
4. Bu cümle iki anlama da gelir. Birincisi, "Senin bizimle, bizim seninle herhangi bir ilgimiz bulunmamaktadır." İkincisi, "Sen, nasıl kendi davetinden vazgeçmiyorsan, bizler de sana muhalefet etmekten vazgeçmeyecek ve muhalefetimizi sürdürebilmek için elimizden geleni yapacağız."