Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- Hâ, Mîm.
2- Bu Kitabın indirilmesi, Aziz, Alim olan Allah'tandır;
3- Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah'tan) . O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş O'nadır.(1)

AÇIKLAMA

1. Surenin girişinde, bu sözün herhangi birinin sözü olmadığı ve bilakis Allah tarafından nazil olduğu açıklanmıştır. Daha sonra da ardarda Allah'ın bu konu ile çok yakından ilgili bazı sıfatları zikredilmiştir.
a) "O Aziz'dir." Yani, O herşeyin üzerinde galip olan Allah'tır. O'nun verdiği kararlar muhakkak surette uygulanır. O'na karşı çıkan ve isyan edenler hiçbir yere kaçamayacaklar ve yenileceklerdir. Her kim Allah'tan yüz çevirmekle ve O'nun elçisini reddetmekle başarıya ulaşacağını sanıyorsa aldanıyor. Çünkü böyle kimseler hiçbir zaman amacına ulaşamayacaklardır.
b) "O Alim'dir." Yani, herşeyi doğrudan doğruya vasıtasız olarak bilir. O'nun ilmi kıyas ve tahmine dayanmaz. Bu yüzden O, his ve idrakin ötesinden ilim aktaran Yüce Allah'tır. Ve O, en iyi bilendir. Bu gerçeği ancak cahiller inkar ederler. İnsanın ihtiyaçlarını da en iyi bilen Allah olduğu için, O'nun emirleri bir ilme ve hikmete dayanır. O'nun koyduğu kurallarda ve verdiği emirlerde hiçbir yanılgı sözkonusu olamaz. Dolayısıyla O'nun yol göstericiliğini reddetmek, insanın kendisini felakete götürmesi demektir. Alim olan Allah, insanların sadece amellerine değil, niyetlerine de vakıftır.
Binaenaleyh, insanların hangi niyetle amel işlediğini bildiği için kimse O'nun adaletinin sonuçlarından kurtulamaz.
c) "O, günahları bağışlayan ve tevbeyi kabul edendir." Bunlar, ümit verici ve insanları teşvik edici sıfatlardır. Bu sıfatlar zikredilmek suretiyle, şimdiye kadar asi olanlara; "Günahlarınızdan tevbe ederseniz eğer, geçmişte yaptıklarınız affedilecektir. Bu yüzden meyus olmayın ve hayatı yeniden değerlendirerek düşünün."denilerek ümit verilmiştir. Burada dikkate değer bir nokta, tevbeyi kabul etmekle günahları affetmenin aynı şeyler olmamasıdır. Çünkü Allah, tevbe edilmediği halde, bazı günahları affedebilir ve hayırlı bir iş yaptığı zaman o kimsenin günahları silinebilir. Sözgelimi bir şahıs günah işledikten sonra, tevbe edecek zaman bulamamış veya unutmuş olabilir. Ancak o hayırlı bir iş yaptığında Allah onun günahlarını affeder. Yine bu dünyada insanın başına gelen çeşitli musibetler, afetler, hastalıklar, gam ve keder, günahların bağışlanma vesilesi olabilir. Bu nedenden ötürü, burada günahların bağışlanması ve tevbenin kabulü ayrı ayrı zikredilmiştir. Ayrıca tevbe edilmediği halde günahın affolunmasının sadece mü'minler için sözkonusu olduğunun da bilinmesi gerekir. Yine mü'minlerin bu bağışlanmadan yararlanabilmeleri, Allah'a asi olmadıkları, günahlarının beşeri zaaflar sonucunda meydana geldiği, kibir ve günahları üzerinde ısrar etmedikleri takdirde mümkün olabilir.
d) "Azabı çetin olandır." Bu sıfatın bildirilme nedeni, "Allah'ın kendisine itaat eden kullarına karşı ne kadar merhametli, kendisine isyan edenlere karşı da ne kadar sert ve çetin olduğunu" söylemek suretiyle kafirleri uyarmaktır. Bir grup veya şahıs, Allah'ın hudutlarını çiğnediği takdirde azaba müstehak olur. İşte o zaman Allah'ın azabı gelir. Allah'ın azabına ise ancak akılsızlar kayıtsız davranır.
e) "Lütuf ve Kerem sahibidir." Bu sıfat ile Allah'ın Gani ve Lütufkâr olduğu anlatılmıştır. Yani, insanlara her an O'nun nimetleri verilmektedir. Dolayısıyla insanların elinde ne varsa Allah'ın bir bağışıdır ve O'nun lütfunun bir neticesidir.
Bu beş sıfat zikredildikten sonra, iki husus üzerinde duruluyor. a) Gerçek mabud Allah'tır ve sizlerin O'ndan başkasına kulluk etmeniz bu gerçeği değiştirmez. b) En sonunda herkes Allah'a dönecektir. Ve yaptıklarınızdan ancak Allah hesap soracaktır. İlâh edindiğiniz mabudların bu konuda hiçbir yetkisi yoktur. Dolayısıyla dünyada yaptıklarınızdan, ahirette ceza göreceksiniz.