49- Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz) . (30)
50- Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
51- Onlardan bir sözcü der ki: "Benim bir yakınım vardı."
52- "Der ki: -Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?"(31)
53- "Bizler öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?"
54- (Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?"
55- Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.
56- Dedi ki: "Andolsun Allah'a, neredeyse beni de ( şu bulunduğun yere) düşürecektin."
57- "Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, muhakkak ben de (azab yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım."(32)
58- "Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"
59- "Yalnızca birinci ölümümüzden başka (öyle mi) ? Ve biz azaba uğratılacak olanlar da değil miymişiz; (öyle mi) ?"(33)
60- Hiç şüphe yok, bu, asıl büyük 'kurtuluş ve mutluluğun' ta kendisidir.
61- Böylece, çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.
62- Nasıl, böyle bir konaklanma mı daha hayırlı, yoksa zakkum(34) ağacı mı?

AÇIKLAMA

30. Yani, onlar gizli ve saklı yumurta gibidirler. Bu ayet müfessirler tarafından çok çeşitli şekillerde yorumlanmış olmasına rağmen en doğrusu, Hz. Ümmü Seleme'den rivayet edilen şu hadistir. Rasûlullah'a (s.a.) bu ayetin anlamı sorulduğunda o şöyle dedi: "Bunlar, yumurtanın kabuğu ile içi arasındaki zar kadar nazik ve yumuşak olacaklardır." (İbn Cerir.)
31. Yani, senin de aklın çalışmıyor ve ölümden sonraki hayata inanacak kadar basit düşünüyorsun.
32. Bu ifadelerden ahirette, insanların görme ve işitme melekelerinin çok kuvvetli olacağı anlaşılıyor. Bir kimse arada telefon ve televizyon olmaksızın, belki de kilometrelerce uzaklıktaki cehennemde azab çekmekte olan başka bir kimseyi görüp duyabilecek ve onunla konuşabilecektir.
33. Sözün gelişinden, cennet ehlinden olan bir şahsın, cehennemdeki tanıdığı ile konuşurken, tıpkı ümit ettiğinden fazlasını bulduğunda hayretler içinde kalarak, sevinçle kendi kendine söylenen kimse gibi, ağzından birkaç cümlenin çıkıverdiği anlaşılıyor. Böyle hallerde karşısındaki kişiye soru sorar gibi konuşan kimse, aslında soru sormuyor, sadece hissettiklerini ifade ediyordur. İşte yukarıda da cennet ehlinden olan şahıs, cehennemdeki tanıdığıyla konuşurken aniden, "cennete girmekle ne kadar şanslı olduğunu, orada azab ve ölümün olmadığı, tüm dertlerinin sona ererek, ebedi bir hayata kavuştuğunu" düşünmüştür. İşte bu düşünceleri sonucunda kendini kontrol edememiş ve ağzından sözkonusu cümleler çıkmıştır.
34. "Zakkum" bir ağaç cinsidir. Tihame bölgesinde bulunur. Tadı çok acı, kokusu da çok kötüdür. Dallarını koparan kimsenin ellerine ve bedenine ağaçtan çıkan sıvı bulaştığı takdirde, o kimse bir çeşit deri hastalığına yakalanır. Bu ağacın Hindistan'da "Tor" diye bilinen ağaçla aynı olması muhtemeldir.