5- Gökten yere her işi O evirip-düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl(9) süreli bir günde yine O'na yükselir.
6- İşte gaybı da,(10) müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan,(11) esirgeyen O'dur.(12)
7- Ki O, yarattığı her şeyi(13) en güzel yapan ve insanı yaratmaya da bir çamurdan başlayandır.

AÇIKLAMA

9. Yani, "Sizin tarihiniz içinde 1000 yıl zaman alan olaylar Allah'a göre bir günlük iştir. O, iş programını "Kaza ve Kader Melekleri"ne havale eder. Onlar da o günün çalışma raporunu kendisine sunarlar ve ertesi güne (ki hesabı sizin hesabınıza göre bin yıl tutar) ait emirleri alırlar. Bu husus Kur'an'ın iki yerinde daha zikredilmiştir. Onların araştırılması bu ayetin daha iyi anlaşılmasına yardım edebilir. Arabistan kafirleri şöyle dediler: "Muhammed kaç yıldır peygamber olduğunu iddia ediyor. Eğer mesajını kabul etmez de davetini reddedersek Allah'ın azabıyla kuşatılacağımız şeklinde bizi tekrar tekrar uyardı ve bu tehdidini de yıllardır sürdürüyor. Fakat onu kaç kez red ve inkar etmemize rağmen üzerimize azap filan geldiği yok. Eğer söylediklerinde bir gerçeklik payı bulunsaydı bizim binlerce kez azaba uğratılmamız gerekirdi." Allah bu meyanda Hacc Suresi'nde şunları söylüyor: "Bu insanlar senden azabı erkene almanı istiyor. Allah asla va'dini yerine getiremez değildir; ancak Rabbinizin indinde bir gün sizin hesap ettiklerinizle bin yıla müsavidir." (Ayet 47) . Mearic Suresi'nde (ayet 1-7) şöyle denmektedir:
"Birisi, kâfirlerin uğrayacağı azabı soruyor. Onu hiç kimse savamayacak. O, yücelik basamaklarının sahibi olan Allah'tan gelecek. Melekler ve Ruh, O'nun huzuruna, ellibin yıl tutan bir günde yükselir. Öyleyse ey Muhammed! Güzel bir şekilde sabret. Onlar azabın uzak olduğunu düşünüyor, ama bize göre ne kadar yakın!"
Bu ayetlerde kastedilen mânâ şudur: Allah'ın emirleri tarih içinde yeryüzü saati ve takvimine göre yerine gelmez. Bir kavim şöyle şöyle davranması durumunda kendisini şöyle şöyle bir akıbet beklediği hususunda uyarılırsa bundan, " kötü amelleri kötü sonuçlar hemen izleyecektir", şeklinde bir hüküm çıkarmak aptallık olacaktır.
10.Yani, "Başkalarına bir şey açık yahut malum olabilir, fakat sayısız şey kendilerine gizli kalır. Melekler yahut cinler olsun, peygamberler ya da veliler olsun veyahut da diğer salih kişiler olsun; bunlardan hiçbiri herşeyin bilgisine sahip değildir; geçmişte vuku bulmuş, halde vuku bulmakta olan ve gelecekte vuku bulacak her şeyi (gaybı) bilir."
11. "El-Aziz": Herşey üzerine egemen olan tek varlık; kainatta hiç bir güç, tasavvur ve iradesinde Allah'a engel olamaz, emrinin icrasına müdahale edemez. Herşey O'na boyun eğmiştir ve hiçbir şey O'na direnemez.
12. Yani, O, mahlukatına bir zorba gibi davranmaz; aksine O, lütûfkâr ve merhametlidir; tüm güç ve iktidara sahip ve tümüyle egemen olmasına rağmen.
13. Yani, " Bu sonsuz kainatta, Allah, sayısız şeyler yaratmıştır, fakat hiç biri çirkin ve bozuk biçimli değildir. Herşeyin kendine özgü güzelliği vardır; herşey kendi yaradılış tarzı ile mütenasibtir. Belli bir hikmete mebni olarak yarattığı herşeye en uygun biçimi vermiştir ve onu, kendisine en uygun keyfiyetlerle donatmıştır. Sözgelimi görmek ve işitmek için yaratılmış olan göz ve kulağın daha iyi, daha uygun bir yapıda düşünülmesi mümkün değildir. Hava, yaratıldığı gayeye uygun özelliklere, su, yaradılmış olduğu hikmete en uygun keyfiyetlere sahip olarak yaratılmıştır. Hiç kimse Allah tarafından yaratılmış her hangi bir şeyin biçiminde ne bir kusur, ne de bir çatlak gösterebilir ve ne de o biçimde herhangi bir değişiklik öngörebilir."