31- Bizim elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman,(53) dediler ki: "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkama uğratacağız.(54) Çünkü onun halkı zalim oldular."
32- Dedi ki: "Onun içinde Lût da vardır."(55) Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi bilmekteyiz. Kendi karısı dışında, onu da, ailesini de muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır."(56)
33- Elçilerimiz Lût'a geldikleri zaman, o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve bunlar dolayısıyla içi daraldı.(57) Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma.(58) Karın dışında, seni de, aileni de muhakkak kurtaracağız. O ise, arkada kalacak olanlardandır."
34- "Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz."
35- Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için oradan apaçık bir ayet(59) bırakmışızdır.(60)

AÇIKLAMA

53. Bu olayla ilgili Hûd ve Hicr Suresinde verilen ayrıntılı bilgilere göre, Hz. Lut'un (a.s) kavmine azabı getiren melekler ilk önce Hz. İbrahim'e (a.s) uğramışlar ve ona İshak'ın (a.s) doğumunu, ondan sonra da Hz. Yakub'u (a.s) müjdelemişlerdir. Daha sonra da ona kendilerinin Hz. Lut'un (a.s) kavmini helak etmek için gönderildiklerini söylemişlerdir.
54. "Şu memleket"; Hz. Lut'un (a.s) kavminin yaşadığı beldedir. O dönemde Hz. İbrahim (a.s) Filistin'in şimdi "el-Halil" denilen "Hebron" şehrinde ikamet ediyordu. Bu şehrin birkaç mil güney-doğusunda, Ölü Denizin şimdi deniz suları altında kalan ve bir zamanlar Hz. Lut'un (a.s) kavminin yaşadığı bölümü yeralmaktadır. Bu bölge alçak bir bölgeydi ve yüksek bir şehir olan Hebron'dan görülebiliyordu. İşte bu nedenle melekler oraya işaret ederek: "Biz şu memleket halkını helak edeceğiz." demişlerdi. (Bkz. Şuara an: 114) .
55. Bu kıssanın Hûd Suresi'inde anlatılan ilk bölümüne göre, Hz. İbrahim (a.s) ilk önce melekleri insan şeklinde görünce korkmuştu, çünkü meleklerin insan şeklinde gelmesi çok tehlikeli bir görevin haberciliğini hatırlatırdı. Melekler ona müjde getirince korkusu geçti ve onların Hz. Lut'un (a.s) halkına gönderilmiş olduğunu anladı. Sonra da Hz. Lut'un (a.s) halkı için merhamet istemeye başladı (Hûd: 74-75) . Fakat bu ricası kabul edilmedi ve ona şöyle dendi: "Ey İbrahim bundan vazgeç, zira Rabbi'nin emri gelmiştir. Onlara, mutlaka geri çevrilmez azap gelecektir." (Hûd: 76) Bu cevaptan sonra Hz. İbrahim (a.s) , Hz. Lut'un (a.s) halkına verilen mühletin uzatılması konusundaki tüm ümidini kaybettiğinde Hz. Lut'un (a.s) kendisini merak etmeye başladı ve burada da belirtildiği gibi: "Ama orada Lut var" dedi. Yani, "Eğer Lut orada iken azap inerse, o ve ailesi nasıl kurtulacak?" demek istedi.
56. Tahrim Suresi 10. ayete göre, bu kadın Hz. Lut'a (a.s) inanmıyordu. Bu nedenle, Hz. Lut'un (a.s) karısı olduğu halde helak edileceklerden olduğu belirtilmiştir. Büyük bir ihtimalle Hz. Lut (a.s) hicret edip Ürdün'e yerleştiğinde, orada yaşayanlardan biri olan bu kadınla evlenmişti. Fakat kadın bütün ömrünü beraber geçirdiği halde ona inanmamış ve gönlü hep kendi kavmi ile beraber olmuştu. Akrabalık ve kardeşlik gibi şeylerin Allah katında bir önemi olmadığı ve herkes kendi iman ve ahlâkına göre değerlendirildiği için, bir peygamberin karısı olmak bile ona hiçbir şey kazandırmamış ve o da iman ve ahlâk yönünden bağlı kaldığı halkı ile birlikte helâk olmuştur.
57. Hz. Lut'un (a.s) tasalanıp kaygılanmasının nedeni, meleklerin yakışıklı, genç delikanlılar suretinde gelmiş olmasıydı. Hz. Lut (a.s) , halkının ahlâkî durumundan haberdardı. Bu nedenle onların gelişinden endişeye düştü. Şöyle düşünüyordu: "Eğer bu misafirleri evime kabul edersem, onları ahlâksız insanlardan korumam çok güç olacak, eğer kabul etmezsem, o zaman da bu şeref ve asalete yakışmayan bir davranış olacak. Hatta bu yolcuları ben barındırmazsam, herhangi bir yerde geceleyecekler ve o zaman ben onları kendi ellerimle günahkâr insanlara teslim etmiş olacağım." Bundan sonra neler olduğu bu surede anlatılmamıştır. Fakat Hûd, Hicr ve Kamer Surelerinde anlatıldığına göre şehrin insanları Hz. Lut'un (a.s) kapısına dayanmışlar ve konukların kötü amaçları için kendilerine teslim edilmesi konusunda diretmişlerdir.
58. Yani, "Bize bir zarar verebileceklerinden korkma, bizi onlardan nasıl koruyacağın konusunda da endişe etme." İşte bunu söylediklerinde melekler Hz. Lut'a (a.s) kimliklerini açıkladılar ve insan olmadıklarını, bilakis bu halka azap getiren melekler olduklarını söylediler. Hûd Suresin'deki ifadeye göre, halk Hz. Lut'un (a.s) kapısına yığıldığında ve Hz. Lut (a.s) misafirlerini onlardan kurtaramayacağını hissettiğinde şöyle dedi: "Keşke sizi savacak gücüm olsaydı, yahut da güçlü bir yardımcı olsaydı." (Hûd: 80) Bunun üzerine melekler şöyle dediler: "Ey Lut, biz senin Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar." (Hûd: 81)
59. "Apaçık bir işaret", Lut Gölü denilen Ölü Denizdir. Kur'an'ın birçok yerinde Mekkeli müşriklere şöyle hitap edilmektedir: "Sapıklıkları yüzünden helâk edilen günahkâr kavimlerin işaretleri, gece gündüz Suriye'ye giderken görebileceğiniz şekilde yolunuz üstünde durmaktadır." (Hicr: 76, Saffat: 137) .
Bugün hemen hemen kesin bir şekilde, Ölü Denizin güney ucunun Hz. Lut'un (a.s) kavminin başkenti olan Sodom'un yeraldığı bölgenin şiddetli bir zelzele ile yerin dibine batması sonucu oluştuğu kabul edilmektedir. Bu bölgede hâlâ, orada insanların yaşadığını gösterir işaretlere rastlanmaktadır. Günümüzde modern kazı aletleri ile araştırmalar yapılmakta, fakat sonuçları hala beklenmektedir. (Ayrıntılı açıklama için bkz. Şuara an: 114)
60. Fiil-i livata yapan kimseye verilen İslâmî ceza ilgili olarak bkz. A'raf an: 68.