35- (Allah) Dedi ki: "Pazunu kardeşinle pekiştirip güçlendireceğiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler. Siz de, size uyanlar da galip olanlarsınız."(48)
36- Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden(49) başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan(50) da bunu işitmedik" dediler.
37- Musa dedi ki: "Rabbim, kimin kendisinden bir hidayetle geldiğini ve bu (dünya) yurdun(un) sonucunun kime ait olacağını daha iyi bilmektedir. Gerçek şu ki, zulmedenler felah bulmazlar."(51)

AÇIKLAMA

48. Hz. Musa'nın (a.s) Allah'la olan bu mukabele ve konuşması Taha Suresi'nde (9-48) çok daha detaylı biçimde zikredilmiştir. Uslûb zevkine sahip olup da kıssanın Kur'anî versiyonu ile Kitab-ı Mukaddes'deki versiyonu (Çıkış, Bölümler 3, 4) arasında bir mukayese yapan kimse hangisinin ilâhî vahiy, hangisinin insan ürünü olduğuna hükmedebilir. Bu kimse, Kur'anî versiyonun, -hâşâ- Kitab-ı Mukaddes ve İsrailiyattan bir intikal (yazı hırsızlığı) mi, yoksa kendi huzuruna çağırmak suretiyle Hz. Musa'yı (a.s) şereflendiren Allah'ın bizzat tasvir ettiği olmuş bir hadise mi olduğuna, rahatça karar verecektir. (Daha fazla açıklama için bkz. Tâhâ suresi 19 no'lu açıklama notu.)
49. Metinde geçen kelimeler şu anlama gelmektedir: "Uyduruk veya düzmece bir büyü." Eğer, "müftera" kelimesi uydurma ve gerçeğe aykırılık anlamına alınırsa, o zaman kelimeler şu anlama gelir: "Asanın bir yılana çevrilmesi yahut elin parlaması o şeylerin tabiatlarındaki hakiki bir değişikliğin tezahürü değildir. Olay yalnızca bir hayal, bir vehimden ibarettir ki bu adam bizi aldatmak için ona mucize diyor." Eğer düzmece ve sunî anlamına alınırsa şu anlama çıkar: "Bu adam asa gibi görünen öyle bir şey imal etmiş ki (yani demirci gibi bir madeni kızdırıp o şekilde işlemiş ki, çev.) yere atıldığında yılan gibi hareket ediyor. Ele gelince, onun üzerine, koltuğundan çıkardığında parlasın diye birşey sürmüş. Böyle büyü hileleri yapıyor ve bizi onların Allah tarafından kendisine verilmiş mucizeler olduğuna inandırmaya çalışıyor.
50. Buradaki gönderme, Hz. Musa'nın (a.s) tevhid mesajını naklederken ortaya koyduğu öğretilerdir. Bu ayrıntılar Kur'an'da diğer yerlerde zikredilmiştir. Mesela Naziat Suresi'nin 18. ve 19. ayetlerinde Hz. Musa Firavun'a şunları söyler: "Nefsini temizleme niyetindeysen ben seni rabbine ulaştıracak yolu gösterebilirim, umulur ki ondan korkarsın." ve Taha Suresi 47-48. ayetlerde şunları söyler: "Biz sana rabbinden ayetlerle geldik, selâm hidayete uyanlaradır. Bize onu reddedip yüz çevirenlerin azaba uğratılacakları vahyedildi." Ve: "Biz rabbinin elçileriyiz, şu halde İsrailoğulları'nı bırak bizimle gelsinler." Bunlara mukabil Firavun'un söyledikleri aşağı yukarı şu şekildeydi: "Bizim atalarımız; "Mısır Firavunu'ndan daha güçlü, ona emir verme, onu cezalandırma, emirlerini bildirmek için mahkemesine adam gönderme ve Mısır Kralı'nı kendisinden korkması için uyarma yetkisine sahip", bir varlıktan söz edildiğini hiç işitmediler. Bunlar senin gibi bir adamdan bugün işittiğimiz tuhaf şeyler."
51. Yani, "Siz benim bir büyücü, bir düzenbaz olduğumu sanıyorsunuz. Fakat Allah beni gayet iyi tanıyor. O, nasıl bir insanın, peygamber olarak tayin edileceğini çok iyi bilir ve son hüküm O'nda biter. Eğer ben bir yalancıysam sonum kötü olacaktır, yok eğer (yalanlayan) sizseniz şunu iyi bilin ki sonunuz iyi olmayacak. Hangisi olursa olsun, kaçınılmaz akibet şudur ki haklı olmayan; hakiki başarıya ulaşamaz. Gerçekte Allah Rasûlü olmayan ve kendini bencil saiklerle peygamber diye takdim eden bir kimse haksızdır, zalimdir ve başarıya ulaşamayacaktır. Aynı şekilde hak bir peygamberi asılsız suçlamalarla reddeden ve hakikati hile ve desiseyle örtmeye çalışan da haksızdır, zalimdir ve asla başarıya ulaşamaz."