7- Musa'nın(9) annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, bu durumda onu suya bırak, korkma ve hüzne kapılma; çünkü onu biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız" diye vahyettik (bildirdik) .(10)
8- Nihayet Firavun'un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye(11) sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun da Hâmân da ve askerleri de bir yanılgı içindeydi.

AÇIKLAMA

9.Yani, sonraları dünyanın Hz. Musa ismiyle bileceği ve aynı dönemde bir İsrail ailesine ait olarak doğmuş bir çocuk, gözden kaçmıştı. Kitab-ı Mukaddes ve Talmud'a göre aile Hz. Yakub'un (a.s) bir oğlu olan Levi'nin nesebinden gelmekteydi. Hz. Musa'nın (a.s) babasının adı ise Kur'an'da İmran olarak geçen Amram'dı. Hz. Musa'dan (a.s) önce iki çocukları olmuştu. İlki abla olan Meryem, diğeri de onun erkek kardeşi Harun. Muhtemeldir ki İsraillilerin evinde doğan bütün erkek çocukların öldürülmesi hakkındaki genelge Harun (a.s) doğduğunda henüz yayınlanmamıştı ve o bu yüzden kurtulmuş olmalıydı. Üçüncü çocuksa genelgenin tam bir titizlikle uygulandığı zamanda doğmuştu.
10. Yani, "Ona verilen emir çocuğu doğar doğmaz nehre atması yolunda değil, gerçek bir tehlike sezinceye kadar emzirmesi yolunda idi." Sözgelimi, eğer sırrın açığa çıkarıldığını hisseder de, düşmanlarının bir takım yollarla yahut bizzat mel'un bir İsrailli'nin ihbar etmesiyle öğrendikleri sırrını tahkik etmek için geldiklerini görürse, çocuğu bir kutuya koyacak ve hiç tereddüt etmeden nehre atacaktı. Kitab-ı Mukaddes'e göre Musa'nın (a.s) annesi onun doğumundan sonra üç ay gizledi. Talmud bu rivayete şunu ilave der: Firavun hükümeti birtakım Mısırlı kadınları yanlarına çocuk alıp İsrailoğulları'nın evine girmek üzere gizlice görevlendirmişti. Yanlarındaki bebeği ağlatan kadınlar, evde bir başka bebeğin ağlamasını duyunca gizlenen bebeği keşfetmiş oluyorlardı. Bu yeni tip casusluk Hz. Musa'nın annesini çok endişelendirdi ve çocuğunun hayatını korumak için onu doğumundan üç ay sonra nehre attı. Bu kitapların olayın burasına kadar naklettikleri rivayet Kur'an'dakiyle benzerlik göstermektedir. Yine sandığı nehre salma olayı da tıpkı Kur'an da nakledildiği gibidir. Tâhâ Suresi'nde şöyle denmekdedir: "Bu çocuğu bir sandığa koy, sandığı da nehre sal." (Ayet: 39) Aynı şey Kitab-ı Mukaddes ve Talmud tarafından da söylenmektedir. Bu kitablara göre Musa'nın (a.s) annesi kamıştan bir sepet yapmış ve su geçirmesin diye de katran ve zift ile kaplamıştır. Sonra çocuğu içine koyup Nil'e salmıştır. Burada kayda değer olan husus, Kur'an'da Zikredilen bu en önemli konunun İsrail kaynakları içinde zikredilmemiş olmasıdır. Yani Kur'an'a göre Musa'nın (a.s) annesi tüm bunları Allah'dan aldığı ilhamla yapmış ve Allah kendisini öyle temin etmiştir ki, bu yola başvurması halinde yalnızca çocuğunu kurtarmakla kalmayacak, aynı zamanda ona yine kavuşacak ve gelecekte çocuğu, Allah'ın peygamberi olacaktır.
11. Onların niyeti bu değildi ama yaptıklarının akibeti bu oldu. Çocuğu, yani sonunda onun aracılığıyla yok edilecekleri çocuğu nehirden aldılar.