6- İşte böyle; hiç şüphesiz Allah, hakkın kendisidir(8) ve şüphesiz ölüleri diriltir ve gerçekten her şeye güç yetirendir.
7- Gerçek şu ki, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.(9)

AÇIKLAMA

8. Arapça metin şu üç anlama da gelebilir:
1) Allah Hakk'ı söylüyor, fakat siz öldükten sonra dirilmek mümkün değildir derken yanlış düşünüyorsunuz.
2) Allah'ın varlığı sadece bir zan değildir, bilakis gerçektir, O sadece herşeyin sebebi değil aynı zamanda en yüksek otoritedir de. Ve O tüm evreni kendi iradesi, ilmi ve hikmetine göre idare etmektedir.
3) O'nun tüm işleri Hakk'a dayanır, bu nedenle de ciddi, anlamlı ve hikmet doludur.
9. Bu bölümde insan hayatının devreleri ve yağmurun yeryüzü ve bitkilerin büyümesindeki etkileri şu beş gerçeğe işaret etmektedir:
1) "Allah, Hakkın ta kendisidir"
2) "Ölüleri o diriltir."
3) "O herşeye kadir ve hakimdir."
4) "Kıyamet günü ve dünya hayatının son bulması kaçınılmazdır."
5) "Elbette Allah ölenlerin hepsini tekrar diriltecektir." Şimdi de bu ayetlerin yukarıdaki gerçeklere nasıl işaret ettiğine bir bakalım:
1) "Allah Hakk'ın ta kendisidir": Bunu ispatlamak için önce insanı ele alalım. İnsan hayatında geçirilen devrelerin hepsi, bunların Allah tarafından bir hikmet eseri düzenlendiklerinin apaçık delilleridir. İnsan hayatı, mükemmel bir şekilde yaratılmış olan nutfeden başlar. Bir insanın yediği yiyecekler saç, et ve kemiklere dönüşür, bir kısmı da potansiyel olarak milyonlarca insan üretebilecek meniye dönüşür.
Meninin içindeki bu milyonlarca spermden hangisinin yumurta hücresi ile birleşip bir kadını hamile bırakmakta kullanılacağına karar veren o hikmet sahibi ve Hakk olan Allah'tır. Bu önemsiz nesne dokuz ay içinde anne karnında yaşayan bir çocuğa dönüşür. Eğer çocuğun doğumunun devrelerini incelersek tüm bunların Hakk olan ezeli ve ebedi bir düzenleyici tarafından düzenlendiği sonucuna varırız. Çünkü onun kız mı erkek mi, kör mü değil mi vs. olacağına karar veren O'dur. Sonra o çocuğun ne kadar süre yaşayacağına karar veren de O'dur. Tüm bunlar yalnızca Allah'ın Hakk olduğunun apaçık delilidir.
2) "Ölüleri dirilten O'dur." Doğru kafa yapısıyla azıcık bir düşünce bile akıllı ve sağduyulu bir insanı, ölülerin her an gözümüzün önünde dirilip durduğu sonucuna götürecektir. Her insan "ölü" bir spermden yaratılmıştır. Daha sonra o, insanı yaşayan bir canlı yapan demir, kireç, tuzlar ve gazları ihtiva eden yiyecekler gibi "ölü şeyler"den hayat alır. Bir de çevremizdekilere bakalım. Rüzgar ve kuşlar tarafından oraya buraya saçılan çeşitli tohumlar ve toprakta ölü ve çürümüş bir halde duran çeşitli bitkilerin kökleri yağmur suyunu görür görmez canlılık kazanırlar. Ölülerin bu şekilde dirilmesi süreci her yıl yağmur mevsiminde gözlenebilir.
3) "Kıyamet günü kaçınılmazdır" ve "Allah elbette ölenlerin hepsini tekrar diriltecektir": Bu ikisi, önceden belirtilen üç ön açıklamanın doğal bir sonucudur. Allah herşeye kadirdir ve bu nedenle kıyameti istediği anda gerçekleştirebilir. O nasıl insanları hiç bir şey değilken yaratmışsa, aynı şekilde ölüleri de diriltmeye kadirdir. O, hikmet sahibi olduğu için insanları amaçsız ve gayesiz boşuboşuna yaratmamıştır. O, yaratılış gayesine göre dünyada geçirilen hayatları sınayacaktır. O, bütün insanlardan verdiği emanetlerin hesabını soracaktır. Çok basit: İnsanlar bile birbirlerine emanet ettikleri malların vs. hesabını soruyorlar. Aynı şekilde Allah'ın hikmeti de her insanın kendisine emanet edilen şeylerden hesaba çekilmesini gerektirir. Yine insan tabiatı iyiyle kötünün ayırdedilmesini, iyi işlerin mükafatlandırılıp, kötülerinin cezalandırılmasını gerektirir. İşte bu nedenle adalet mahkemeleri kurulmuştur. Bu nedenle insan, Yaratıcının kendisine emanet ettiği şeylerden, güç ve yeteneklerden kendisini hesaba çekmeyeceğini hayal bile edemez. O halde akıl ve mantık, herkesin hakkı olan ceza ve mükafatı alabilmesi için Allah'ın Hüküm Gününü hazırlamış olduğunu kabul eder.