39- Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.(31) Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yapmakta olduklarını görendir.
40- Geri dönerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin mevlânızdır. O, ne güzel mevlâdır ve ne güzel yardımcıdır.
41- Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resulün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur.(32) Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün,(33) iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün) . Allah, her şeye güç yetirendir.

AÇIKLAMA

31. Burada, Bakara: 193'de ortaya konulan İslam'ın gayesi tekrarlanmaktadır. Bu gayenin, bir olumlu, bir de olumsuz olmak üzere iki yönü vardır. Olumsuz yönüyle savaş, fitneyi ortadan kaldırmayı, olumlu yönüyle ise tam anlam ve bütünlüğü ile Allah'ın dinini ikame etmeyi amaçlar. Bu mü'minlerin savaşmasını helal, hatta zorunlu kılan tek amaçtır. Savaşı helal kılan başka hiç bir gaye yoktur ve başka bir amaçla savaşmak mü'minlere yakışmaz. (Ayrıntılı açıklama için bkz. Bakara suresi an: 204-205)
32. Bu ayet, surenin başında ganimetlerin paylaştırılması ile ilgili sorulan soruya bir cevap niteliğindedir. Surenin başında sadece: "Bunlar Allah'ın nimetleridir, ganimetler Allah'ın ve Rasulü'nündür, onları paylaştırmak da Allah ve Rasulü'ne aittir" denmekle yetinilmiştir. Burada ise ganimetlerle ilgili son hüküm verilmektedir. Savaştan sonra, savaşanlar tüm ganimetleri kumandana getirmeli ve bunlardan hiç birini gizlememelidirler. Daha sonra beşte biri bu ayette sayılan ihtiyaçlar için ayrılmalı, geri kalan beşte dördü ise savaşta rol alanlar arasında paylaştırılmalıdır. İşte bu nedenle Hz. Peygamber (s.a) her savaştan sonra şöyle derdi: "Bu ganimetlerin hepsi sizin, yine sizin iyiliğiniz için kullanılacak olan beşte birden başka benim şahsıma ayrılan bir parça yok. Bu nedenle bir iğne veya iplik kadar da olsa bütün ganimetleri getirin. Küçük olsun büyük olsun, hiç birşeyi saklamayın. Çünkü böyle birşey utanç vericidir ve sizi cehenneme götürür."
Bu Allah'a ve Rasulü'ne ayrılan beşte birlik pay, Allah yolunda ve O'nun dinini ikame etmede kullanılmak üzere ayrılmıştır.
Hz. Peygamber'in (s.a) hayatta olduğu dönemde, ayette geçen akrabalarla Hz. Peygamber'in (s.a) akrabaları kastediliyordu. Hz. Peygamber (s.a) tüm vaktini Allah'ın dini yolunda harcadığı ve kendi ailesinin üyelerine ve bakmakla yükümlü olduğu akrabalarının geçimini sağlayacak parayı kazanmaya vakti kalmadığı için, beşte birden bir bölümü onun bakmakla yükümlü olduğu akrabalarına ayrılıyordu. Fakat ölümünden sonra onun akrabalarına ayrılan pay konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazıları bu payın Hz. Peygamber'in (s.a) ölümünden sonra yürürlükten kaldırıldığı görüşündedirler; bazıları da payın onun varislerinin akrabalarına verilmesi gerektiğini söylerler. Bazıları da bu payın onun soyundan gelen muhtaçlara ayrılması gerektiği görüşündedirler. Yaptığım araştırmalara göre Raşit Halifeler döneminde bu pay onun soyundan gelen muhtaçlara ayrılmıştır.
33. "Kulumuza indirdiğimiz", Bedir savaşında zaferi sağlayan, Allah'ın tam zamanında gelen yardımı demektir.