122- "Musa'nın ve Harun'un Rabbine..."(91)
123- Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."
124- Muhakkak ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi idam edeceğim."
125- (Onlar da:) "Biz de şüphesiz Rabbimize döneceğiz" dediler.
126- Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. "Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslümanlar olarak öldür."(92)

AÇIKLAMA

91. Bu yenilgi ve itiraf Firavun'un adamlarını ters yüz etti. Bunlar, Musa'nın (a.s) bir sihirbaz olduğunu açıkça göstermek veya en azından peygamberliği konusunda halkın zihninde şüpheler uyandırmak için tüm usta sihirbazları bir araya toplamışlardı. Fakat yenilgiden sonra, bu pek mahir ustalar Hz. Musa'nın (a.s) göstermekte olduğu şeyin hiç de sihir olmadığını bilâkis Yerlerin ve Göklerin Rabbi'nden kaynaklanan bir gücün eseri olduğunu ve her çeşit sihrin bunun karşısında güçsüz ve hükümsüz kalacağını hep bir ağızdan kabul ve itiraf ettiler.
Hiçbir kimse sihri, sihirbazlardan daha iyi bilip değerlendiremeyeceği için onların söyledikleri bir kalemde silinip bir kenera atılamazdı. Sihirbazlar, bilfiil gösteri ve deneme ile, bunun bir sihir olmadığını doğruladıklarında artık Hz. Musa'nın (a.s) bir siharbaz olduğunu iddia etmek Firavun ve avanesi için imkânsız oldu.
92. Şartların kendi aleyhlerine döndüğünü görünce Firavun, başka bir plan kurdu. Bu sefer de, tüm gösterilerinin Hz. Musa (a.s) ve sihirbazların kurmuş oldukları bir tuzağın neticesi olduğunu söyledi. Ve sonra, yaptığı bu suçlamanın doğru olduğunu itiraf etmeleri için de sihirbazları şiddetli bir ceza ve ölümle tehdit etti. Fakat bu da aleyhine döndü. Sihirbazlar bu yeni inançlarında kararlı ve uğrunda da her türlü zulme katlanmaya hazır olduklarını gösterdiklerinde bu sayede, Hz. Musa'nın (a.s) getirdiği gerçeğe olan inançlarının herhangi bir oyun değil, imanlarının samimi bir itirafı olduğunu ispatladılar. Bu yüzden de Firavun, hak ve adalet hususunda takınmış olduğu yalandan tavrı bırakmış ve açıkça despotluğa ve zulme başlamıştır.
Bu bağlamda, ayrıca dikkatten kaçmaması gereken önemli bir husus da; İmanın, bir kaç saniye içerisinde sihirbazların yapılarında meydana getirdiği inanılmaz değişikliktir. Aynı insanlar, atalarının dinine yardım etmek uğruna evlerini, barklarını terk etmişlerdi. Ve daha bir kaç dakika önce, sıkılgan ve mütevazi bir şekilde, Firavun'dan, Hz. Musa ile olan mücadelede eğer başarılı olurlarsa kendilerine ne gibi mükafatlar verileceğini soran bu insanlar şimdi, gerçek inancın cesareti ve şecaatiyle doluyorlardı. Önünde tazimle eğildikleri ve mükâfatlar istedikleri aynı krala karşı şimdi meydan okuyacak kadar cesur ve kahraman olmuşlardı. Fakat, şimdi inançlarının doğruluğuna öyle kani olmuşlardı ki artık tehdit edildikleri en korkunç işkenceler karşısında bile, bundan vazgeçmeyi düşünmüyorlardı.