7- Allah'ın üzerinizdeki nimetini(28) ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.
8- Ey iman edenler, adil şahidler olarak Allah için, hakkı ayakta tutun.(29) Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.
9- Allah, iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır.
10- Küfre sapanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin halkıdırlar.
11- Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü.(30) Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.

AÇIKLAMA

28. Nimet, Allah'ın müslümanlara Doğru Yolu açıklaması ve onları doğru yolda götürsünler diye dünyanın liderliği mevkiine yükseltmesidir.
29. Bkz. Nisa an: 164, 165.
30. Burada Hz. Abdullah İbn Abbas'dan (r.a) rivayet edilen bir olaya işaret olunmaktadır. Bazı Yahudiler İslâm'a ezici bir darbe vurmak için Hz. Peygamber (s.a) ve bazı önde gelen sahabelerini öldürmek üzere tuzak kurmuşlardı. Tuzak gereğince Hz. Peygamber'i (s.a) yemeğe çağırdılar. Fakat, Allah'ın lutfuyla Hz. Peygamber'in (s.a) tuzaktan haberi oldu ve yemeğe gitmedi. Bu olay, bundan sonra hitabın İsrailoğulları'na yönelmesi üzerine bir giriş niteliği taşımaktadır.
Burada İsrailoğulları'na yönelen hitabın iki amacı vardır: ehl-i kitabın Allah'la olan ahidleri karşısında takındıkları tavra karşı sakınmaları için müslümanları uyarmak -bilindiği gibi onlar ahdi yerine getirmeyip bâtıla ve kötü yollara sapmışlardı- ve yanlışlarıyla ilgili olarak ehl-i kitabı da uyarıp, onları Doğru Yol'a çağırmak.