60- Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır.(91) Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.
61- Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve peygambere gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.(92)
62- Öyleyse, nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: "Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diyen Allah'a yemin ederler?(93)
63- İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle.
64- Biz peygamberlerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik.(94) Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve peygamber de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

AÇIKLAMA

91. Bu ayette tağut kelimesi, ilâhî olmayan hükümlere göre kararlar veren otorite anlamına gelir. Aynı zamanda ne Allah'ı tek Hakim ve ne de Rasûlü'nü (s.a) nihaî otorite olarak tanımayan hüküm sistemini de kasteder. Yani bu ayet göstermektedir ki bir kimsenin, prensip itibariyle tağutî olan bir merciye kendi ile ilgili kararlar vermesi için başvurması, o kişinin imanına ters bir davranıştır. Allah'a ve Kitab'ına iman, bir kimsenin böyle bir mercii kabul etmemesini gerektirir. Kur'an'a göre Allah'a iman, tâğutu inkâr etmeyi gerektirir. O ikisini birden aynı anda kabul etmek münafıklığın ta kendisidir.
92. Bu, münafıkların sadece kendi lehlerine sonuçlanacağını umdukları sorunları Hz. Peygamber'e (s.a) getirdikleri ve kendi aleyhlerine sonuçlanacağından korktukları meselelerde ise, O'na başvurmadıkları anlamına gelir. Aynı şey bugünkü münafıklar için de geçerlidir. Ancak İslâm hükümlerinin kendi lehlerine hüküm vereceği durumlarda ona tâbi olurlar, aksi takdirde kendi çıkarlarına uygun düşen herhangi bir âdet, gelenek veya merciye müracaat etmekten çekinmezler.
93. Yani münafıklar yaptıkları işler ortaya çıktığında, kendileri aleyhinde bir tedbir alınmasından korkarak samimi olduklarına inanmaları için müminlere yemin ederler.
94. Bu ayet bir peygamber'in konumunu açıkça ortaya koyar: Allah, rasûllerini, sadece insanlar, peygamberliğini kabul etsinler, daha sonra da başkalarına tâbi olsunlar diye göndermemiştir. Peygamber gönderilmesinin tek amacı, onun getirdiği hayat tarzına uyulup diğerlerinin reddedilmesi ve yalnızca O'nun Allah'tan getirdiği emirlere uyulup, diğerlerinin terk edilmesidir. Eğer bir kimse peygambere yukarıdaki anlamda inanmıyorsa, onun peygamber olduğuna şehadet etmesinin hiçbir anlamı yoktur.