135- Ve 'çirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları üzerinde bildikleri halde ısrarla durmayanlardır.
136- İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var.)
137- Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip-geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip-dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün.
138- Bu (Kur'an) , insanlar için bir beyan, sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.
139- Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.
140- Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir.(100) O günleri; biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah'ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir.(101) Allah, zulmedenleri sevmez;
141- (Yine bu) Allah'ın, iman edenleri arındırması ve küfre sapanları yok etmesi içindir.
142- Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
143- Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.(102)
144- Muhammed, yalnızca bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler gelip-geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz?(103) İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.

AÇIKLAMA

100. Allah, Bedir savaşındaki zaferi hatırlatarak müslümanlara cesaret veriyor ve: "Bedir'deki bozgun nedeniyle kâfirler cesaretlerini yitirmediklerine göre, siz iman edenler, Uhud'daki bozgun için neden cesaretinizi kaybediyorsunuz?" diyor.
101. Arapça orijinal metin aşağıdaki iki anlama da gelebilir: "Allah bazılarınıza şehitlik şerefini vermek istedi" veya "Allah müminleri münafıklardan ayırdetmek istedi: Böylece müslüman topluluğuna verilen görevi yerine getirmeye yaraşır kişileri, yani Hakk'ın gerçek şahitleri, diğerlerinden ayırdedilmiş oluyordu."
102. Bu şehit olma arzusuyla, Hz.Peygamber'i (s.a) kendi isteğine rağmen, Medine dışına çıkıp düşmanla çarpışmaya razı eden kişileri kastetmektedir.
103. Bu, Uhud Savaşı'nda müslümanlarla birlikte yer alan münafıkların zararlı konuşmalarına bir cevap niteliğindedir. Hz. Peygamber'in (s.a) öldürüldüğü söylentisi yayılınca, gerçek müminler tabiî olarak cesaretlerini kaybettiler; fakat münafıklar şöyle demeye başladılar: "Abdullah İbn Ubey'e gidelim ve bizim için Ebu Süfyan'dan aman dilemesini rica edelim." Daha küstah olanları ise; "Eğer Muhammed gerçek bir peygamber olsaydı öldürülmezdi. Atalarımızın dinine dönsek daha iyi olur" diyecek kadar ileri gittiler. Allah böyle düşünenleri azarlar ve şöyle der: "Muhammed bir peygamberdir ve O'ndan önce gelen diğer peygamberler gibi ölümlüdür. Bu nedenle eğer sizin İslâm'a bağlılığınız Muhammed'in şahsına bağlıysa ve eğer O'nun ölümüyle tekrar küfre dönecekseniz, Allah'ın dininin size ihtiyacı yoktur."
Bu ayet, Hz. Muhammed'in (s.a) diğer bütün peygamberler gibi ölümlü olduğunu vurgulamak için nazil olmuştur. Bir kaynağa göre Hz. Peygamber'in (s.a) öldüğü sabah, Hz. Ebu Bekir (r.a) Medine'de mescide girdiğinde bütün insanları şaşkın ve Hz. Ömer'i (r.a) de O'nun öldüğünden bahsetmenin günah olduğunu söyler bir halde buldu. Hz. Ebu Bekir (r.a) gitti ve olayın gerçek olup olmadığını araştırdı; tekrar mescide gelerek: "Bakın! kim Muhammed'e (s.a) tapıyor idiyse, Muhammed (s.a) öldü; kim de Allah'a tapıyor idiyse, Allah diridir ve ölmez" diye bağırdı. Daha sonra bu ayeti okudu. Sanki insanlar o zamana kadar hiç böyle bir ayetin nazil olduğunu bilmiyorlardı.