Yumurtanın
döl yatağına yerleşebilmesi pürtüklü özelliğinin sayesindedir.
Bu pürtükler, yumurtanın gerçek uzantıları olup, toprağa yerleşen
kökler gibi, organın derinliklerine doğru dalar. Böylece zigot
kendisinin gelişimi için annenin vücudunda salgılanan hormonlardan
yararlanabilir. Ancak modern çağda bulunan bu gerçeği, Kuran şöyle
bildiriyor: "Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir alak'tan (asılıp tutunan şeyden) yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak Suresi, 1-3) "İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı." (Kıyamet Suresi, 36-39) Döl
yatağına tam anlamıyla tutunmuş olan zigot gelişmeye başlar. Oluşan
yeni insanı anneye bağlayan yer, plasenta denilen tek taraflı bir süzgeçtir.
Plasentanın en önemli özelliği anne karnında bebeğin gelişmesi için
gerekli olan maddeleri "seçerek" bebeğe sunmasıdır.
Bunlardan
ayrı olarak, bebeğin içinde büyüdüğü amnion sıvısının
dikkati çeken en önemli özelliği, dışarıdan gelecek darbelere karşı
bebeğin güvenliğini sağlamasıdır. Kuran, bu konuda şöyle diyor:
"Sizi basbayağı bir sudan yarattık. Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik." (Mürselat Suresi, 20-21) |
||