ABDEST ALMAK

Soru: Namazın ve abdestin farzları nelerdir?
Cevap: Namazın farzı 12 olup, yedisi namaza başlamadan öncedir. Bunlara namazın şartları da denir: Hadesten tahâret, necâsetten tahâret, setr-i avret, istikbâl-i kıble, vakit, niyet, tahrîme tekbîri.
Beşi namazın içinden olup, bunlara namazın rükünleri denilir. Bunlar, kıyâm, kırâat, rükü', secde ve ka'de-i âhirede teşehhüd okuyacak kadar beklemektir.
Hadesten tahâret abdestsizin abdest alması, cünübün gusletmesidir.
Abdestin farzları dörttür:
1- Yüzü, bir defa yıkamak.
2- İki kolu, dirsekleri ile birlikte, bir defa yıkamak.
3- Başın dörtte birini mesh etmek ya'nî ıslak eli başa sürmek.
4- İki ayağı bir defa topuklarla birlikte yıkamak. Bu farzlardan birini yapmayanın abdesti sahîh ya'nî geçerli olmaz.
Abdestin sünnetleri
1- Helâya girerken ve abdeste başlarken, Besmele çekmek.
2- Elleri, bilekleri ile beraber, üç defa yıkamak.
3- Ağzı, ayrı ayrı su ile, üç defa yıkamak. Buna mazmaza denir.
4- Burnu, ayrı ayrı su ile, üç defa yıkamak. Buna istinşak denir.
5- Kaşların, sakalın, bıyığın altındaki görünmeyen deriyi ıslatmak. Bunların üzerini yıkamak farzdır. Kıllar seyrek olup alttaki deri görünüyorsa, deriyi yıkamak, ya'nî ıslatmak farz olur.
6- Sakalı hilâllemek ve sarkan kısmını mesh etmek.
7- Dişleri oğmak, temizlemek.
8- Başın her tarafını bir defa mesh etmek.
9- İki kulağı, bir defa mesh etmek. Kulakla yanak arasını yıkamak farzdır.
10- Enseyi, üçer bitişik parmaklarla, bir defa mesh etmek.
11- El ve ayak parmaklarının arasını tahlîl etmektir.
12- Yıkanacak yerleri, üç defa yıkamak. Her birinde, uzvun her yeri ıslanmalıdır. Üç defa su dökmek değil, üç defa yıkamak sünnettir.
13- Yüzü yıkayacağı zaman, kalb ile niyet etmek.
14- Tertîp, ya'nî uzuvları sıra ile yıkamak.
15- Delk, ya'nî yıkanan yerleri oğmak.
16- Müvâlât, ya'nî her uzvu, birbiri arkasından yıkayıp ara vermemek.
Bu sünnetleri yapmak sevâb olur. Yapmamak, tenzihen mekrûh olur.

Abdestin edepleri

Soru: Edeb ne demektir?
Cevap: Yapılması sevâb olup, yapılmazsa günâh olmıyan şey demektir.

Soru: Abdestin edebleri nelerdir?
Cevap: Abdestin edebleri şunlardır:
1- Abdesti, namaz vakti girmeden önce almak. Özür sâhibi, vakit girdikten sonra alır.
2- Helâda tahâretlenirken, kıbleyi sağ veya sol tarafa almaktır.
Abdest bozarken, kıbleye önünü ve arkasını dönmek ise tahrîmen mekrûhtur. Oturmalı, ayakta idrar yapmamalıdır!
3- Tahâretlendikten sonra, bez ile kurulanmak.
4- Tahâretten sonra, avret yerini hemen örtmek.
5- Abdestte başkasından yardım istememek. İstemeden su döken olursa, câizdir.
6- Kıbleye karşı, abdest almak.
7- Abdest alırken ihtiyâç olmadan konuşmamak.
8- Her uzvu yıkarken, biliyorsa abdest duâlarını, bilmiyorsa kelime-i şehâdet okumak.
9- Ağzına ve burnuna sağ el ile su vermek. Burnunu sol eli ile temizlemek.
10- Ağzı yıkarken, dişleri misvâk ile temizlemek.
11- Ağzı yıkarken, oruçlu değilse, ağzı çalkalamak.
12- Suyu burunda ulaştırabildiği yere kadar çekmek.
13- Kulağı mesh ederken birer parmağı, kulak deliğine sokmak.
14- Ayak parmaklarının aralarını tahlîl ederken, sol elin küçük parmağı ile ve alt taraflarından tahlîl etmek.
15- Elleri yıkarken, geniş yüzüğü oynatmak. Dar, sıkı yüzüğü oynatmak farzdır.
16- Su bol olsa da, isrâf etmemeli, pek az da kullanmamalı.
17- Abdestten sonra iki rek'at Sübhâ namazı kılmak.
18- Namaz kıldıktan sonra, abdestli iken, yeni namaz için, bir daha abdest almak.
19- Abdest alırken, kullanılan sudan, elbiseye, üste, başa sıçratmamak.
20- Kendi mezhebinde mekrûh olmıyan birşey, başka mezhebde farz ise, bunu yapmak müstehabdır. Meselâ yabancı kadına dokununca Şâfi'îde abdest bozulduğu için, Hanefînin tekrar abdest alması müstehabdır.
21- Helâya, başı örtülü ve sol ayakla girip, sağ ayakla çıkmak.

Abdest nasıl alınır?

Soru: Sünnet üzere abdest nasıl alınır?
Cevap: Sünnet üzere abdest şöyle alınır:
Önce eller bileklere kadar üç defa yıkanır. Sonra sağ el ile ağza üç defa su verilir. Sağ el ile buruna üç defa su verip, sol el ile sümkürülür.
Buruna su verdikten sonra, avuçlara su alıp, alından çene altına, şakaklara kadar yüz üç defa yıkanır.
Yüzü yıkamaya başlarken abdest almaya niyet edilir.
Yüzü yıkadıktan sonra sol el ile, sağ kol dirsekle beraber üç defa yıkanır. Sağ el ile sol kol üç defa dirsekle beraber yıkanır.
Eller tekrar ıslatılıp baş meshedilir, ya'nî ıslak el başa sürülür.
Sonra iki kulak ve ense, mesh edilir. Başın tamamını meshetmek sünnettir. Buna kaplama mesh de denir.

Kaplama mesh

Kaplama mesh şöyle yapılır: İki el ıslatılıp, üç bitişik ince parmak birbirine yapıştırılıp, iç tarafları, başın önünde, saçların başlangıcına konmak üzere başa konur.
İki elin bu üç parmağının uçları, birbirine dokunmalıdır. Baş ve şehâdet parmakları ve avuç içleri havada olup, başa dokunmaz.
Eller, arkadaki saç kenarına gidince, üçer parmak, baştan ayrılıp, iki elin avuç içleri, başın yan tarafındaki saçlar üzerine yapıştırılıp, arkadan öne çekilerek, başın yan tarafları mesh edilir. Sonra şehâdet parmakları kulakların iç tarafına ve baş parmakların iç yüzü, kulak arkasına konup, kulaklar yukarıdan aşağı mesh edilir.
Sonra, diğer üç parmakların dış yüzleri enseye konup, ensenin ortasından, iki tarafına doğru çekilerek mesh edilir.
Sonra, sol elin küçük parmağı ile, sağ ayağın küçük parmağından başlıyarak, ayak parmaklarının arasını hilâllemek sûretiyle, topuklarla birlikte sağ ayak üç defa yıkanır.
Sol ayak, ayak parmaklarının arasını küçük parmağı ile baş parmaktan başlıyarak ayak parmaklarının arasını hilâllemek sûretiyle üç defa yıkanır.
Yasak olanlar
Abdest alırken yapılması yasak olan şeylerden ba'zıları şunlardır:
Abdest uzuvlarını üçten az veya çok yıkamak, suyu yüze çarpmak, ağzı ve gözleri sıkı kapamak, sağ el ile sümkürmek, baş, kulaklar veya enseden birini, her defasında eli ayrı ayrı ıslatarak, birden fazla mesh etmek.
Abdest bozarken kıble öne, arkaya getirilmez, sağ el ile tahâretlenilmez.

Abdesti bozan şeyler

Soru: Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Cevap: Abdesti bozan şeyler şunlardır:
1- Önden ve arkadan çıkan, yellenmek, idrar vb. şeyler.
2- Ağızdan çıkanlar ağız dolusu olunca, necis olur ve abdesti bozar. Ağızdan dışarı çıkmıyan kan bozmaz. Ağızdan dışarı çıkınca, tükrükten çoksa bozar.
3- Deriden çıkan kan, sarı su, ağrılı çıkan renksiz su bozar.
4- Uyumak.
5- Bayılmak ve sar'a tutmak.
6- Namazda kahkaha ile gülmek, abdesti de bozar.
7- Mübâşeret-i fâhişe.

Abdesti bozmayan şeyler

Soru: Abdesti bozmayan şeyler nelerdir?
Cevap: Abdesti bozmayan şeylerden ba'zıları şunlardır:
1- Balgam kusmak.
2- Dişten akan, tükrükten az kan.
3- Isırılan bir şeyin üzerinde görülen kan.
4- Ağrısız gelen göz yaşı.
5- Sinek, sivrisinek, pire, tahta biti gibi haşerelerin emmesi.
6- Az olup, yayılmayan kan ve ağız dolusu olmayan kay ya'nî kusmak.
7- Uyurken dayanılan şey çekildiğinde düşmezse.
8- Namazda uyumak.
9- Dizleri dikip, başı dizlerin üstüne koyup uyumak.
10- Ayakları bir yanına çıkarıp yere oturarak uyumak.
11- Namazda kendi işiteceği kadar gülmek.
12- Saç, sakal, bıyık ve tırnak kesmek.
13- Yara kabuğunun düşmesi.
14- Abdestli olduğunu unutmak.

Abdestin Mekrûhları

Soru: Abdestin mekrûhları nelerdir?
Cevap: Abdestin mekrûhlarından ba'zıları şunlardır:
1- Yüze suyu çarpmak.
2- Yıkanan uzuvları üçten az veya fazla yıkamak.
3- Arkasını kıbleye dönmek.
4- Uzuvları yıkamaya soldan başlamak.
5- Zarûretsiz burnu sağ eliyle sümkürmek.
6- Zarûretsiz sol eliyle ağzına ve burnuna su vermek.
7- Zarûret olmadan konuşmak.

MEST ÜZERİNE MESH

Soru: Mest nedir ve özellikleri nelerdir?
Cevap: Mest, ayağın yıkanması farz olan yerini örten, su geçirmez bir giyecektir.
Mestin, bir saat yol yürüyünce, ayaktan çıkmıyacak şekilde sağlam ve ayağa uygun olması lâzımdır.
Tabanı ile ayak üstü veya yalnız tabanı deri kaplanmış çorap üstüne veya sert olup, yürürken ayağı düşmiyen çorap üzerine mesh câizdir.
Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, hiç özür ve zarûret olmasa bile, yaş el ile, bir defa, mest üzerine mesh edilmesi, erkek için de, kadın için de câizdir. Guslederken veya teyemmüm ederken, mest üzerine mesh edilmez.
Mestli kimsenin, abdesti bozulunca, bu abdestsizlik, abdest uzuvlarına yayılırken, ayaklara değil, mestlere yayılır.
Mestlerin hadesten ya'nî abdestsizlikten temizlenmesi de, mesh etmekle olur. Bu sebeple ayaklarını yıkamaz. Mest üzerine mesh eder.

Meshin müddeti

Soru: Mest üzerine meshin müddeti ne kadardır?
Cevap: Mest üzerine mesh müddeti, mukîm olan için, 24 saattir. Misâfir için, 3 gün, ya'nî 72 saattir.
Bu müddet, mesti giydiği zaman değil, mest giydikten sonra, abdesti bozulduğu zaman başlar.
Mestli kimse, abdesti bozulduktan 24 saat geçmeden, sefere çıksa, bu mestlere 3 gün ya'nî 72 saat mesh edebilir. Misâfir iken mukîm olsa, 24 saat geçmiş ise, mestleri çıkarıp, ayaklarını yıkayarak abdest alır.
Özür sâhibi olan kimse, tam abdest alıp, özür akmadan önce, mestlerini giyerse, sonra abdesti özürle bozulsa da, 24 saat mesh edebilir.
Özrü aktıktan sonra giyerse, yalnız o namaz vakti içinde mesh edebilir.

Mest abdestli giyilir

Soru: Mest üzerine mesh yapmak için abdestli mi giyilmiş olmalı?
Cevap: Mestin abdestli giyilmesi şarttır. Yalnız ayaklarını yıkayıp, mest giyen bir kimse, sonra diğer uzuvlarını yıkayıp abdestini tamamlasa, sonra, abdesti bozulsa, sonra abdest alırken, bunlar üzerine mesh edebilir.

Mestin şartları

Soru: Yırtık meste mesh yapılır mı?
Cevap: Ayağın üç parmağı sığacak kadar yırtığı bulunan bir mest üzerine mesh etmek câiz değildir. Yırtık, bundan az ise, mesh câiz olur.
Bir mestin birkaç yerinde, küçük yırtıklar varsa, bunlar toplanınca, üç parmak olursa, buna mesh câiz olmaz. Bir mestte, iki parmak, diğer mestte de iki veya bir parmak görünecek kadar yırtık olsa, bunlara mesh edilebilir. Çünkü, üç parmak, iki mest için değil, bir mest içindir.
Mesh câiz olmıyan yırtık, üç parmağın ucu değil, üç parmağın bütünü görünecek kadardır. Mestin dikiş yeri sökülse, fakat açılmayıp ayak görünmese, mesh câiz olur. Topuk kemikleri yukarısındaki yırtık, ne kadar olursa olsun, meshe engel olmaz. Çünkü mestlerin, burasını örtmesi lâzım değildir. Üstten veya yandan ilikli, bağlı veya fermuarla kapalı mestler, ayakkabılar üzerine mesh câizdir.

Sünnet üzere mesh

Soru: Sünnet üzere mesh nasıl yapılır?
Cevap: Sünnet üzere mesh etmek için, sağ elin yaş beş parmağı, sağ mest üzerine, sol elin parmakları da, sol mest üzerine, boylu boyunca yapıştırılıp, ayak parmakları üzerine gelen ucundan, bacağa doğru çekilir.

Soru: Mest üzerine ikinci bir mest giyilebilir mi?
Cevap: Mest üzerine, birinci abdest bozulmadan önce, ikinci bir mest, çizme, plâstik, naylon, lâstik ayakkabı giyse, dıştaki, su geçirmezse, bunun üzerine mesh edebilir. Suyu çok geçirirse yine edebilir. Çünkü, içteki ıslanarak, içtekine mesh etmiş olur.

Mestin bozulması

Soru: Mesh hangi hallerde bozulur?
Cevap: Mesh, mestin ayaktan çıkması ile bozulur. Bir veya iki ayağı mestten çıkınca, abdesti, o ânda bozulmaz. Abdestin bozulması şimdi ayaklara sirâyet eder. Yalnız ayaklarını yıkasa, mesh ederek almış olduğu abdesti tamamlamış olur.
Mesh müddeti bitince de, yalnız ayaklarını yıkar. Fakat, her iki şekilde de, yeniden abdest almak daha iyi olur denildi. Çünkü, muvâlât ya'nî uzuvları sırayla yıkamak, Hanefîde sünnet, Mâlikî mezhebinde ise farzdır.

Sargıya mesh

Soru: Sargıya mesh nasıl yapılır?
Cevap: Cebîre ya'nî kırık kemiğin iki yanına bağlanan tahtalar üzerine mesh câizdir.
Yaranın, çıbanın, derideki çatlak veya yarıkların üzerine veya içine konan merhem, pamuk, fitil, gaz bezi, flaster, sargı başı gibi şeylerin çözülmesi, çıkarılması yaraya zarar verirse veya bunlar çıkınca, yıkamak veya mesh etmek zarar verirse, bunlardan merhem, lâstik gibi, su geçirmiyenler üzerine su akıtılır. Su geçirenler üzerine mesh edilir.
Yaraya soğuk su zarar verirse, sıcak su ile yıkanır. Sıcak su da zarar verirse, mesh etmek lâzım olur. Mesh de zarar verirse, üzerinde bulunan şey üzerine mesh edilir.
Sargı bezinin, sağlam deri üstüne rastlayan kısmı üzerine de ve sargılar arasındaki deriye de, mesh edilir.
Bunların yarıdan fazlasına mesh yeterlidir. Bunlara mesh etmek de, yaraya zarar verirse, mesh edilmez. Bunları mesh, yaraya zarar vermezse, bunları mesh lâzım olur.
Bunları kaldırıp altlarındaki sağlam deriyi yıkamak, yaraya zarar vermezse, yıkamak lâzım olur.

Yaraya zarar vermek

Yara üstündeki sargıya veya merheme meshin câiz olması için, yarayı yıkamanın veya mesh etmenin, yaraya zarar vermesi şarttır. Zarar, şifânın gecikmesi yâhud ağrının artması demektir.
Mesh ettikten sonra, bunlar, yara iyi olmadan alınır veya düşerlerse, mesh bozulmaz. Yara iyi olup da düşerlerse, altlarını yıkamak lâzım olur. Bunlar üzerine mesh, altlarını yıkamak yerine geçer.
Bunlara mesh edenler özür sâhibi olmaz. Bunlar, sağlam kimselere imâm olabilir. Müslüman ve uzman doktorun, ıslatılmaması lâzımdır dediği bir yer, yara gibi olur. Bunlara mesh etmekte abdestsiz ve cünüb hep birdir.

Özür sahibi

Soru: Özür sâhibi kime denir?
Cevap: Herhangi bir namaz vakti içinde, namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp, yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamıyan kimseye özür sâhibi denir.
Özür sâhibi olmak için, abdesti bozan bir şeyin, devâm üzere mevcût olması lâzımdır. Böyle olan kimse özrü gördüğü andan itibâren, özür sâhibi olur.

Özürlü olmak

Soru: Ne zaman özür sahibi olunur?
Cevap: İdrâr, yaradan kan ve herhangi bir sıvı, irin akması gibi, abdesti bozan şeylerden biri, hep mevcût olur, ya'nî bir namaz vaktinin başından sonuna kadar, bir abdest alıp, farzı kılacak kadar, durdurulamazsa, o kimse, özür sâhibi olur.
Bir namaz vakti girdikten sonra, farzı kılacak kadar zaman sonra özür başlasa, vaktin sonu yaklaşıncaya kadar bekler, hiç durmadı ise, vaktin sonunda abdest alıp, o vaktin namazını kılar.
Namaz vakti çktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde durursa, önceki namazını i'âde eder. İkinci namaz vaktinin başından sonuna kadar hiç kesilmezse, özür sâhibi olduğu anlaşılır ve kılmış olduğu önceki vaktin namazını i'âde etmez.

Özürlünün abdesti

Soru: Özür sâhibinin abdesti ne zaman bozulur?
Cevap: Özür sâhibi olan, namaz vakti girince abdest alır. Bu abdest ile, istediği kadar farz ve nâfile kılar ve Kur'ân-ı kerîm okur. Namaz vakti çıkınca abdesti bozulmuş olur.
Her namaz vakti girdikten sonra, yeni abdest alıp, bu vakit çıkıncaya kadar her ibâdeti yapar.
Öğleden başka dört namazdan birinin vakti girmeden önce aldığı abdest ile, bu namaz kılamaz. Çünkü, öğle namazının vakti başlarken, bir namazın vakti çıkmıyor.
Özür sâhiblerinin, devâm eden özürleri, abdestini bozmaz. Fakat, başka bir abdest bozan sebep ile bozulur. Vakit çıkınca, özür sebebi ile de bozulmuş olur. Özürsüz, sağlam iken kılmadığı namazlar, hasta ve özürlü iken de kazâ edilir.

Mâliki taklid

Soru: Özrü bir namaz vaktinin tamamında gelmiyen kimse Mâlikîyi taklid edebilir mi?
Cevap: Mâlikî mezhebine göre, özür sâhibi olmak için, hastalık sebebi ile çıkan, abdesti bozan birşeyin bir defa çıkması yeterlidir. Bir namaz vakti içinde devâmlı çıkması lâzım değildir.
Namazdan önce veya namaz içinde idrâr, yel kaçıran hastaların ve ihtiyârların abdestlerinin ve namazlarının bozulmaması için, meşakkat, güçlük hâlinde Mâlikîyi taklîd etmeleri ve imâm olmaları sahîh olur.

Özürün bitmesi

Soru: Özrün devam edip etmemesi nasıl anlaşılır?
Cevap: Özür sâhibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde, bir defa, biraz akınca, özrü devam ediyor sayılır.
Bir farz namazın vaktinde hiç gelmezse, ya'nî namaz vakti başından sonuna kadar özürsüz geçerse, o kimse özür sâhibi olmaktan çıkar.

Özürlünün imâmlığı

Soru: Özürlü kimse özürsüze imâm olabilir mi?
Cevap: Özürlü kimse, sağlam kimselere imâm olamaz. Ayrıca, devamlı abdestsiz olmaktan başka, üzerinde dirhemden çok necâset bulunan, Kur'ân-ı kerîmi doğru okuyamayan da, böyle olmayanlara imâm olamazlar.

GUSÜL ABDESTİ

Soru: Guslü gerektiren hâller nelerdir?
Cevap: Hayz veya lohusalık hâli bitince, yahut cünüp olunca gusletmek farzdır.
Hayz bitince, cünüp de olursa, ikisi için bir gusletmek yetişir. Kadın cünüp iken hayz görürse, isterse hemen gusleder, isterse hayz bitene kadar bekler, sonra ikisi için bir defa gusleder.
Bir kimse, şu hâllerde cünüp olur:
1- Zevciyet muâmelesi. [Bu durumda meni akmasa da, her ikisine de gusletmek farz olur.]
2- Rü'yâda ihtilâm olmak.
3- İstimnâ [mastürbasyon] guslü gerektirir.
4- Cünüp olup, idrar yapmadan guslettikten sonra menînin geri kalan kısmı, şehvetsiz aksa, tekrar gusletmek gerekir.
Bunun için, gusülden önce idrara çıkıp, idrar yolunda kalmış olan menî parçasını çıkardıktan sonra gusletmek lâzımdır.
5- Uyanıp, çamaşırında menî gören, ihtilâm olduğunu hâtırlamasa da gusleder.

Cünüb neleri yapamaz

Soru: Cünüb olan neleri yapamaz?
Cevap: Cünüb olan kimse şunları yapamaz:
1- Namaz kılamaz.
2- Mushafa el süremez.
3- Kur'ân-ı kerîm okuyamaz.
4- Câmiye giremez.
5- Ka'be'yi tavâf edemez.

Guslü gerektirmeyen hâller

Soru: Guslü gerektirmeyen hâller nelerdir?
Cevap: Halk arasında guslü gerektirdiği sanılan ba'zı hâller, guslü gerektirmez. Bunlardan ba'zıları şunlardır:
1- Bir erkek, kendi hanımını veya başka bir kadını yâhut bir erkeği çıplak görmekle, gusül gerekmez. Bir kadın, kendi kocasını veya başka bir erkeği veya bir kadını çıplak görmekle gusül gerekmez.
2- Kadına dokunmakla, çıplak resme bakmakla veya düşünmekle mezi gelse, fakat menî gelmese gusül gerekmez.
3- İdrar yaptıktan sonra gelen yapışkan prostat sıvısı ve vedi guslü gerektirmez. Ağır birşey kaldırmak veya bir yerden düşmek gibi sebeplerle menî çıkarsa, yine gusül gerekmez.
4- İhtilâm olduğunu hatırlayanın, menî görmezse gusletmesi gerekmez.
5- Spiral guslü gerektirmez.
6- Kıl koparmak, etek tıraşı olmak, makattan muayene olmak veya fitil kullanmak, guslü gerektirmez.
7- Kadınların ön ve arkadan muayene olması ve fitil kullanması guslü gerektirmez. Doktora muayene olurken lezzet duyarsa gusleder.

Guslün farzları

Soru: Guslün farzı kaçtır?
Cevap: Hanefîde guslün farzı üçtür:
1- Ağzı yıkamak. Buna Mazmaza denir. Ağzın içinde iğne ucu kadar ıslanmadık yer kalırsa, dişlerin üzeri ve diş çukuru ıslanmazsa gusül olmaz.
2- Burnu yıkamak. Buna istinşâk denir. Burundaki kuru kirin altı yıkanmazsa gusül sahîh olmaz. Hanbelîde, mazmaza ve istinşâk, abdest alırken de, gusülde de farzdır.
3- Bedenin her yerini yıkamak. Göbek içini, bıyık, kaş ve sakalı ve altlarındaki derileri ve saçları yıkamak farzdır. Tırnaklarda, dudak, göz kapağı veya vücûdun herhangi bir yerinde su geçirmeyen maddeler, meselâ tırnakta oje bulunursa, gusül abdesti alınmış olmaz. Kadınlar, örülü saçın diplerini ıslatınca, örgüyü çözmesi gerekmez. Saç dipleri ıslanmazsa, örgüyü açmak gerekir. Örülmemiş saçların her tarafını yıkamak farzdır. Kına, mürekkep gibi altına su geçiren boyalar gusle mâni olmaz.
Guslederken ıslandığını çok zannetmek yetişir. Herhangi bir yerini yıkamayı unutup, namaz kılsa, sonra hâtırlasa, orasını yıkayıp farzı tekrar kılar.

Sünnet üzere gusül

Soru: Guslün sünnetleri nelerdir?
Cevap: Abdestin ve guslün vâcibi yoktur. Guslün sünnetlerinden bazıları şöyledir:
1- Elleri yıkamak.
2- Edep yerlerini yıkamak.
3- Bütün bedeni pislikten temizlemek.
4- Önce abdest almak.
5- Bütün bedeni, üç defa yıkamak.
6- Niyet etmek.
7- Önce başa, sonra sağ, sonra sol omuzdan üçer defa su dökmek.

Gusül abdesti nasıl alınır?

Soru: Sünnet üzere nasıl gusledilir?
Cevap: Sünnet üzere gusül abdesti almak için, önce, temiz olsa da, ellerini, avret yerini ve varsa bedenindeki necâseti yıkamalı, sonra, tam bir abdest almalı, sonra bütün bedene üç defa su dökmelidir.
Önce üç defa başa, sonra sağ omuza, sonra sol omuza dökmeli, her döküşte, o taraf tamamen ıslanmalıdır. Birinci dökmede ovmalıdır.
Gusülde suyu isrâf etmemelidir. Resûlullah efendimiz yaklaşık 5 litre su ile guslederdi. Kir için yıkanınca fazla su kullanmak israf olmaz. Önce gusledip sonra kir için yıkanılabilir.

Soru: Cünüb iken tırnak kesilir mi?
Cevap: Cünüb iken, kıl koparmak, saç ve tırnak kesmek mekrûhtur. Hayzlınınki mekrûh olmaz.
Her Cum'a günü yıkanmak ve fazla kılları temizlemek müstehabdır. Kılları ilâç (Rosma pudrası) veya jilet ile veya yolarak almak câizdir. 15 günde bir tıraş edilebilir. 40 günden fazla, tıraş etmemek tahrîmen mekrûhtur.

KADINLARA ÂİT BİLGİLER

Soru: Hayz ve nifâs hakkında kâfi bilgi verir misiniz?
Cevap: Beyazdan başka her renge Hayz kanı denir. Hayz görmeye başlayan kız Bâliga olmuş olur. Kan görüldüğü andan, kesilene kadar olan günlerin sayısına âdet zamanı denir.
Âdet zamanı en çok 10, en az 3 gündür. 10 günden sonra gelen kana istihâza kanı denir. Bu, hastalık kanıdır. Diğer üç mezhebde hayzın en çoğu 15 gündür. Hayz kanı devamlı akmayabilir.
Hergün az miktar kan görülmesi, hayz hâlinin devam ettiğini gösterir.

Temizlik müddeti

Soru: İki hayz arasındaki temizlik müddeti ne kadardır?
Cevap: iki âdet arasında en az 15 gün temizlik hâli olur. Kan, en az 15 günlük temizlikten sonra gelip 3 günden önce kesildiğinde, namaz vaktinin sonu yaklaşıncaya kadar bekler. Sonra gusletmeden yalnızca abdest alıp, o namazı kılar ve önce kılmadıklarını kazâ eder. O namazı kıldıktan sonra kan yine gelirse, namaz kılmaz. Yine kesilirse vaktin sonuna doğru abdest alıp, o namazı kılar ve kılmadıklarını kazâ eder. 3 gün tamam oluncaya kadar böyle yapar.

Âdetin değişmesi

Soru: Âdetin değişmesi nasıl olur?
Cevap: Üç gün kan gelip, normal âdet süresinden önce kesildiğinde, namaz vakti sonuna kadar bekler, kan görmezse gusledip, o namazı kılar. Kılmadıklarını kazâ etmez. Normal âdet zamanı geçinceye kadar bekler.
Âdet zamanı belli olan kadın, bir defa başka sayıda hayz kanı görse, âdeti değişmiş olur. Temiz gün sayısı da böyledir. Meselâ, âdeti 5 gün, temizlik hâli 20 gün olan bir kadın, hayz hâlini 7 gün görse âdeti değişmiş 7 gün olmuş olur.
Âdeti 7 gün olan kadının kanı, 8 gün devam eder sonra kesilirse, âdeti 8 güne çıkmış olur. Fakat 11. gün tekrar gelirse, 7 günden sonrası istihâza kanı olur. 7 günden sonraki namazlarını kazâ eder. Normal âdeti 7 gün iken 5 günde kan kesilirse, gusledip namazını kılar.
Âdetin başlayış ve bitiş vaktini bilmek çok önemlidir. Meselâ, âdeti 5 gün olan kadının özrü, 10 günü 3 dakika aşmış olsa, âdet zamanı olan 5 günden sonra gelenler, istihâza kanı olur. 10 gün geçmeden ya'nî 10 günden birkaç dakika önce kesilmiş olursa, hepsi hayz olur. Bunun için her kadının, kendi hayz ve temizlik gün sayısını ezberlemesi gerekir.

Özürlü olmak

Soru: Ramazanda hayzı kesilen kadın ne yapar?
Cevap: Ramazanda, sahurdan sonra, hayzdan veya nifâstan kesilen, o gün yiyip içmez. Fakat, o günü kazâ eder. Hayz veya nifâs gündüz başlarsa, o gün yiyip içer.
Hayz olmayıp istihâza kanı gelen kadın, idrarını tutamıyan veya bir yerinden devamlı kan akan kimse gibi özürlü olur. Kan aksa da, namazını kılar, orucunu tutar. Özürlü olduğu için, her namaz için, o namazın vakti girince abdest alması lâzımdır. Fakat Mâlikî'yi taklîd ederse, abdesti bozulmuş olmaz.

Hayz ve nifâsta yasaklar

Soru: Nifâs nedir?
Cevap: Lohusalık kanına nifâs kanı denir. Nifâsın en çoğu 40 gündür. Daha sonra gelen kan istihâza kanıdır. Nifâsta da âdet günü vardır.
Meselâ, nifâs âdeti ilk çocuğunda 25 gün ise, bundan sonraki çocuğunda 25 gün olur. Âdeti değişmemişse âdeti 25 gün olur demektir.

Soru: Hayz veya nifâs hâlinde olan kadınlar neler yapamaz?
Cevap: Hayzlı veya nifâslı şunları yapamaz:
1- Namaz kılamaz.
2- Oruç tutamaz.
3- Kur'ân-ı kerîm okuyamaz. Hadîs-i Şerîfte, (Hayzlı, cünüp olan, Kur'ândan birşey okuyamaz) buyuruldu.
4- Mushafa el süremez. Çünkü Kur'ân-ı kerîmde, (Ona [Kur'ân-ı kerîme] temiz olanlardan başkası dokunamaz) buyuruluyor. (Vâkıa 79) Peygamber efendimiz de, (Kur'âna ancak temiz olan dokunabilir) buyurdu.
5- Câmiye giremez. Hadîs-i Şerîfte, (Cünüp ile hayzlıya mescide girmek helâl olmaz) buyuruldu.
6- Kâ'beyi tavâf edemez. Çünkü tavâfta abdestli olmak lâzımdır.
7- Zevciyet muâmelesinde bulunamaz. (Bekâra 222)

Mâliki'yî taklîd

Soru: İdrar kaçıran, abdest tutmakta zorluk çekenler Mâlikîyi taklîd etmeli midir?
Cevap: İdrâr kaçıranların, kanamalı yarası, akıntısı olanların ve necâset temizlemekte zahmet çekenlerin, abdest tutmaları zor olan yağlıların Mâlikî mezhebini taklîd etmeleri, iyi olur.
Mâlikî mezhebinde, makattan ve bedenden, cerâhat, sarı su, kan çıkınca abdest bozulmaz. Abdesti bozanlar, meselâ; idrar hastalık ile çıkarsa ve çıkmasına mâni, engel olunamazsa, hastanın abdestini bozmaz. İstibrâ zamanı uzun süren veya sonraları damlayan, idrarını tutamyyan ve bir namaz vakti devamlı akmadığı için Hanefîde özürlü olamıyanların da Mâlikî mezhebini taklîd etmeleri iyi olur.

Soru: Mâlikî mezhebini taklîd eden, nelere dikkat etmelidir?
Cevap: Mâlikî mezhebini taklîd eden Hanefî, kendi mezhebine ilâveten Mâlikî mezhebinin farzlarına uyup müfsidlerinden kaçar. Bunlar:
1- Gusülde niyet, müvâlât ve delk farzdır. Gusülde, abdestte ve namaza başlarken niyette Mâlikî mezhebine uymaya niyet etmelidir. [Müvâlât, uzuvları aralıksız yıkamaktır. Delk avuç ile veya başka bir şey ile yıkanan yerleri hafif sıvazlamaktır.]
Gusülde saçları hilâllemek, ya'nî saçların arasına iki el parmaklarını sokup tahlîl etmek farzdır. [Bu farz, saçı tarakla taramakla da yerine gelir.]
2- Abdestte, niyet, müvâlât, delk, başın tamamını meshetmek ve sık sakalı yıkamak farzdır.
a) Başı meshederken, başın kulak arkasındaki kulağa kadar uzanan saçsız deri baştan sayıldığı için burası da meshedilir.
b) Kadın, saçları çok uzun olsa da, hepsini mesheder.
c) El parmaklarının arasını hilâllemek farzdır. Ayaklarınki müstehabdır.
3- Hanımına veya yabancı kadınlara [Cildine veya saçlarına] şehvetle dokunan erkeğin, erkeklere şehvetle dokunan kadının abdesti bozulur. Şehvetsiz dokunursa abdest bozulmaz. [Kendi ön edep yerine elinin içi ile dokunan erkeğin abdesti bozulur, kadının abdesti bozulmaz.]
4- Teyemmüm, namaz vakti girdikten sonra yapılır.
5- Mestin üst ve altı tamamen meshedilir. Mesti, ayağı yıkamak meşakkatinden dolayı giymek sahîh olmaz. Sünnete uymak veya soğuktan korunmak gibi bir niyetle giymek lâzımdır.
6- Namazda her rek'atte Fâtiha okumak, iki secde arasında oturmak, rükü'da, secdelerde tuma'ninet, ya'nî sakin durmak ve namaz sonunda selâm vermek farzdır. [Cemâ'at imâm arkasında Fâtiha okumaz.]
7- Abdest aldıktan veya guslettikten sonra Mâlikîyi taklîd için niyet etmediğini hatırlayan kimse, abdest veya gusülden sonra, (Bu abdesti, bu guslü Mâlikîye göre aldım) demesi kâfidir. Abdesti ve guslü sahîh olur.

Taklîd mezheb değiştirmek değildir

Soru: Başka bir mezhebi taklîd mezheb değiştirmek mi olur?
Cevap: Bir mezhebi taklîd demek, kendi mezhebinden çıkıp, o mezhebe girmek demek değildir. O mezhebdeki taklîd ettiği mes'elenin yalnız farzlarına ve müfsidlerine uyar. Sünnetlerine, mehrûhlarına uymaz.
Hanefîde sünnet olan bir şey, Mâlikî'de mekrûh olsa da yapılır. Meselâ:
a) Hanefî mezhebinde, namaz kılarken, Fâtiha'dan önce, E'ûzü Besmele çekmek sünnet, Mâlikî'de mekrûhtur. Mâlikî'yi taklîd eden, E'ûzü Besmele okur.
b) 104 km veya daha fazla mesâfedeki seferde giriş-çıkış günleri hâriç, 4 gün veya daha fazla kalmaya niyet eden mukîm olur. Namazlarını tam kılar.
Mâlikî'yi taklîd eden kadının muayyen hâli on günü geçerse, meselâ 13 gün devam ederse, bu kadının temizlendikten sonra on günden sonraki üç günü kazâ etmesi lâzımdır.

TEYEMMÜM

Soru: Teyemmüm Nedir?
Cevap: Su bulunmadığı veya bulunup da özür sebebiyle kullanmak mümkün olmadığı hâllerde, temiz bir toprak veya taş, kum, kerpiç gibi toprak cinsinden bir şey ile abdestsizliği veya cünüplüğü gidermek için, elleri toprağa sürüp yüzü ve kolları mesh etmektir.

Teyemmümün fazları

Soru: Teyemmümün farzı nelerdir?
Cevap: Teyemmümün farzı üçtür:
1- Cünüplükten veya abdestsizlikten temizlenmek için niyet etmek.
2- İki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını meshetmek.
3- Elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu meshetmek.
Teyemmümün farzı iki diyenlere göre de, ikinci ve üçüncü farz bir farz olarak söylenmiştir. İki şekli de doğrudur.

Teyemmüm hangi hâllerde yapılır?

Soru: Teyemmüm hangi hâllerde yapılır?
Cevap: Teyemmümü gerektiren başlıca hâller şunlardır:
1- Şehir dışında, sudan yaklaşık 2 km. uzakta bulunmak. Şehirde her zaman su aramak farzdır.
2- Su kullanmaya engel olan hastalık veya su kullanınca soğuktan ölmek veya hasta olmak tehlikesi varsa. Şehirde de olsa, hamam parası yoksa teyemmüm eder.
3- Kendi başına abdest veya gusül alamıyacak şekilde hasta olmak, para ile de yardımcı bulamamak. Yardımcı ile de teyemmüm edemiyen kılmaz. İyi olunca kazâ eder.
4- Yolcu olup, yanında içme suyundan fazla su yoksa.
5- Kuyudan su çıkarmak imkânı yoksa.
6- Su yakın ise de, su yanında düşman, yırtıcı hayvan vs. varsa veya kendisi hapiste ise veya abdest alırsan seni öldürürüz, malını alırız diye korkuturlarsa, teyemmüm ederek kılar ise de, bu sebepler kul tarafından oldukları için, gusledince, bu namazları tekrar kılması lâzımdır.

Teyemmümde niyet

Soru: Teyemmüme niyet nasıl olur?
Cevap: Teyemmüm ile namaz kılabilmek için, yalnız teyemmüme niyet etmek yetişmez. Ayrıca ibâdet olan başka bir şeyi, meselâ abdest için veya gusül için teyemmüm etmeye niyet etmek lâzımdır.
Teyemmüme niyet ederken, abdest ile guslü ayırmak gerekmez. Abdest için niyet etmekle, cünüplükten de temizlenilir. Cünüplükten temizlenmeye niyet edilen teyemmüm ile namaz kılınabilir, Kur'ân-ı Kerîm okunabilir. Abdest için ikinci teyemmüme lüzûm yoktur.

Teyemmümün sünnetleri

Soru: Teyemmümün sünnetleri nelerdir?
Cevap: Teyemmümün sünnetlerinden ba'zıları:
1- Besmele ile başlamak.
2- Avuçları, toprak üzerinde ileri ve geri çekmek.
3- Avuçta toprak varsa, iki eli silkmek.
4- Elleri toprağa koyarken parmakları açmak.
5- Önce yüzü, sonra kolları mesh etmek.
6- Abdest alır gibi, çabuk yapmak.
7- Önce sağ, sonra sol kolu mesh etmek.
8- Parmaklar arasını mesh etmek.

Namazı kaçırmamak için

Soru: Namazı kaçırmamak için teyemmüm edilir mi?
Cevap: Abdestsiz veya gusülsüz kimse, cenâze ve bayram namazlarını kaçırmamak için, su var iken bile, teyemmüm edebilir. Cum'a namazını ve beş vakit namazdan herhangi birinin vaktini kaçırmak korkusu olsa, su varken, teyemmüm edemez. Namaz vakti kaçarsa, kazâ eder. Meselâ, sabah güneş doğması yakın iken uyanan kimse, acele gusleder. Güneş doğarsa, sabah namazını, kerâhet vakti çıkınca ya'nî güneşin doğmasından yaklaşık 50 dakika sonra sünneti ile birlikte kazâ eder.

Sünnet üzere teyemmüm

Soru: Sünnet üzere teyemmüm nasıl olur?
Cevap: Sünnet üzere teyemmüm şöyle yapılır:
Önce cünüplükten veya abdestsizlikten temizlenmek için niyet edilir.
Sonra iki kolu dirseklerden yukarı sıvalı olarak, iki elin içini temiz toprağa, taşa, toprak veya kireç sıvalı duvara sürüp, en az üç parmağı değmek üzere, iki avuç ile yüz bir kere mesh edilir ya'nî sıvanır. Meshederken iğne ucu kadar el değmemiş yer kalmamalıdır!
Yüzü tam mesh edebilmek için, avuçlar açık ve dört parmak birbirlerine yapışık ve iki elin ikişer uzun parmaklarının uçları birbirlerine değmiş olarak, avuç içleri saç kesimine koyup, çeneye doğru yavaşça indirilir. Parmaklar yatay durumda alnı, göz kapaklarını, burnun iki yanını ve dudakların üzerlerini ve çenenin yüz kısmını iyice sıvamalıdır. Bu esnada avuç içleri de yanakları sığar.
Yüzü mesh ettikten sonra, iki avucu tekrar toprağa sürüp, birbirine çarparak, tozu toprağı silktikten sonra, önce sol elin dört parmağı içi ile, sağ kolun alt yüzünü, parmak ucundan dirseğe doğru sığayıp sonra, kolun iç yüzünü, sol avuç içi ile, dirsekten avuca kadar sığanır ve sonra sol baş parmak içi ile, sağ baş parmak dışı sığanır. Sonra, yine böyle sağ el ile, sol kol sığanır. El ayasını toprağa sürmek lâzımdır. Toprağın, tozun elde kalması lâzım değildir.

Teyemmümün vakti

Soru: Namaz vaktinden önce teyemmüm edilir mi?
Cevap: Teyemmümü, namaz vaktinden önce de yapmak ve bir teyemmüm ile çeşitli namaz kılmak Hanefîde câizdir. Diğer üç mezhebde, namaz vakti çıkınca teyemmüm bozulur.
Teyemmümü gerektiren özür hâli ortadan kalkınca, su bulununca, abdesti ve guslü bozan hâllerde, teyemmüm de bozulur. Namaz içinde iken bulursa, namazı da bozulur.

Toprakla teyemmüm

Soru: Toprak cinsinden olmıyan şeyler ile teyemmüm olur mu?
Cevap: Toprak cinsinden olan her temiz şey ile, üzerinde bunların tozu olmasa bile, teyemmüm edilir.
Yanıp kül olan veya sıcakta eriyebilen şeyler, toprak cinsinden değildir.
Bunlar ile teyemmüm edilemez. O hâlde, ağaç, ot, tahta, demir, pirinç, yağlı boya sıvalı duvar, bakır, cam ile teyemmüm edilmez. Kum ile olur. Kireç ve alçı ile, tuğla, yıkanmış mermer, çimento, sırsız fayans, sırsız porselen çanak çömlekle olur. Kireçle badana edilmiş duvardan teyemmüm edilir.
Bir topraktan birkaç kimse teyemmüm edebilir. Çünkü, teyemmüm edilen toprak ve benzerleri, müsta'mel, ya'nî kullanılmış olmaz.

Hastanın teyemmümü

Soru: Hasta, hangi hâllerde teyemmüm eder?
Cevap: Cünüb kimsenin vücûd yüzeyinin yarıdan fazlası yara ise, teyemmüm eder. Derisinin çoğu sağlam ise ve yaralı kısımları ıslatmadan yıkanması mümkün ise, su ile gusül edip, yaraların üzerini mesh eder. Mesh zarar verirse, üzerine bez koyup, bunu mesh eder.
Abdest aldıracak bir yardımcısı bulunan hasta, teyemmüm etmez. Yaralı kısımları ıslatmadan yıkanamazsa, yine teyemmüm eder.
Abdest uzuvlarından hepsinin yarıdan çoğu veya dört abdest uzvundan ikisi sağlam ise, abdest alıp, yaralı kısımları veya uzuvları mesh eder. Mesh zarar verirse, sargı üzerine mesh eder. Abdest uzuvlarından hepsinin yarıdan çoğu veya abdest uzuvlarının üçü veya dördü de yaralı ise, teyemmüm eder. Teyemmüm zarar verirse, namazı kazâya bırakır.

Yardımcı ile abdest

Soru: Para ile abdest aldırılır mı?
Cevap: Bir veya iki elinde çatlak veya başka yara olup, bunları ıslatmak zarar veren kimse abdest alamaz. Bu sebepten abdest alamıyan kimseye, hatır ile veya para ile başkasının abdest aldırması, müstehabdır. Başkasından yardım istemeden teyemmüm edip kılarsa, namazı kabûl olur.
Yardımcı veya para bulamazsa, teyemmüm etmesi de, câiz olur. Yaralı eline eldiven takıp, eldiven ile abdest alabilenin böyle abdest alması lâzım olur.

NECÂSETTEN TEMİZLİK

Soru: Necâsetten tahâret, temizlik nedir?
Cevap: Necâsetten temizlenmek namazın şartlarındandır. Ya'nî namaz kılanın bedeninde, elbisesinde ve namaz kılacağı yerde dirhem miktarından fazla necâseti, pisliği temizlemesi gerekir. Dirhem, katı necâsetlerde yaklaşık 5 gr.dır. Akıcı, sıvı necâsetlerde, açık el ayasındaki suyun yüzü genişliği kadar yüzeydir. Necâset, dirhem miktaından az ise namaz sahîh, geçerli olur ise de, yıkamak sünnettir. Dirhem miktarı bulunursa, tahrîmen mekrûh olur ve yıkamak vâcib olur. Dirhemden çok ise, yıkamak farzdır. Necâset miktarı, bulaştığı zaman değil, namaza dururken olan miktarıdır.

Temizleme şekilleri

Sıvı ve katı necâsetler, pislikler ancak yıkamakla temizlenir. Meselâ, insan derisinde, elbisesinde, seccadede bulunan necâset, ancak yıkamakla temizlenir.
Emici olmıyan, düz, parlak şeyler, meselâ cam, ayna, bıçak, yağlı boyalı eşya, vernikli eşya üzerindeki katı veya akıcı her necâset, el ile veya herhangi temiz şey ile silip, üç sıfatı, ya'nî renk, koku ve tadı gidince temiz olur.

Soru: Necâsetin çeşitleri nelerdir?
Cevap: Necâset iki çeşittir:
1- Kaba necâset: İnsandan çıkınca abdeste veya gusle sebep olan herşey, eti yenmiyen hayvanların eti, pisliği ve idrarı, insanın ve bütün hayvanların kanı ve kümes ve yük hayvanlarının, davarın necâsetleri kaba necâsettir.
2- Hafîf necâset: Eti yenen dört ayaklı hayvanların idrarı ve eti yenmiyen kuşların pisliği hafîf necâsettir. Hafîf olan necâsetlerden, bir uzva ve elbisenin bir kısmına bulaşınca, bu kısmın veya uzvun dörtte biri kadarı namaza zarar vermez. Güvercin, serçe ve benzerleri gibi eti yenen kuşların pisliği temiz kabûl edilir.

Affedilen miktar

Sıvıya damlayınca necis yapmaları bakımından kaba necâsetle hafîf necâset arasında fark yoktur.
İğne ucu kadar elbiseye sıçrayan idrar ve kan damlaları ve sokakta sıçrayan çamurlar affedilmiştir. Çünkü bunlardan korunmak güç olduğu için, zarûret kabûl edilmiştir. Necâsetin imbiklenmesi ile elde edilen sıvı necistir. Çünkü, bunu kullanmakta zarûret yoktur.
Bunun için imbiklenerek elde edilen rakı ve ispirto kaba necis olup içilmeleri de şarap gibi harâmdır. Zarûretsiz kullanılan kolonya, ispirto ve tentürdiyod gibi alkollü ilâçlar, namaz kılarken, elbiseden ve deriden yıkanıp temizlenmesi lâzımdır.

Elbisede necâset

Soru: Elbisede necâset bulaşan yer unutulsa ne yapılır?
Cevap: Elbisesinin veya vücûdun bir yerine necâset, pislik bulaşan kimse, bulaştığı yeri unutsa veya bulamasa, kuvvetle zannettiği yerini yıkasa, temizlendi kabûl edilir. Namazdan sonra meydana çıksa, namazı iâde etmez.
Yolda rastlanan bir suyun temiz olduğu iyi bilinir veya temiz olduğu çok zan edilirse, bununla abdest alınır. Hattâ, su az ise, buna necâset karıştığı iyi bilinmedikçe, bununla abdest alınır ve gusledilir. Böyle su varken teyemmüm edilmez.
Çünkü, her suyun aslı temizdir, zan ile pis olmaz. İbâdetler, fazla zan edilmekle, temiz ve doğru olur. Îmân, i'tikâd ise, çok zan ile doğru olamaz, iyi bilinmekle doğru olur. Gayrı müslimlerden alınan elbise, halı ve sâire temiz kabûl edilir. Ehl-i kitâbın kesmiş oldukları, aksi sâbit olmadıkça, temiz kabûl edilir.
Yaş ayak ile necis yerde meselâ necis halı üzerinde yürünse, yer kuru ise, ayaklar necis olmaz. Yer yaş olup ayaklar kuru ise, ayaklar ıslanırsa, necis olur.

İstincâ

Soru: İstincâ nedir?
Cevap: Büyük ve küçük abdest bozduktan sonra kalan pisliği temizlemeye istincâ denir. Gaz çıkınca temizlemek, ya'nî tahâretlenmek lâzım değildir.
Muhterem, kıymetli şeylerle, meselâ ipek ile, zemzem suyu ile, başka yerde kullanılabilecek kâğıt ile istincâ caiz değildir. Boş kâğıda da saygı lâzımdır. Sadece bu iş için yapılmış tuvalet kâğıdı ile istincâ câizdir. İslâm harfleri ile yazılmış hiçbir kâğıtla istincâ edilmez.
Kocası veya hanımı olmıyan ağır hastanın istincâ yapması lâzım değildir. Fakat, kendine abdest aldırması lâzımdır. Önü ve arkayı kıbleye dönerek ve ayakta abdest bozmak caiz değildir. Gusül edilen yere idrâr yapmak uygun değildir.

İstibrânın önemi

Soru: İstibrâ nedir?
Cevap: Erkeklerin küçük abdest bozduktan sonra, yürüyerek, öksürerek idrâr yolunda damlalar bırakmamasına istibrâ denir. İstibrâ yapmak vâcibdir. Kadınlar istibrâ yapmaz.
İstibrâdan sonra istincâ yapılır. Su ile tahâretten sonra bez ile kurulanır. Her kadın, her zaman, (Kürsüf) denilen bez veya pamuk kullanmalıdır.
İdrârdan sonra herkesten az veya çok idrâr sızıntısı gelir. Bunun için idrâr damlası kalmadığına kanâat gelmeden abdest almamalıdır. Çünkü bir damla sızarsa, hem abdest bozulur, hem de elbise kirlenir. Çamaşıra avuç içinden az sızmışsa, sonradan aldığı abdestle kıldığı namaz mekrûh olur. Çok sızmışsa, namaz sahîh olmaz.

Pamuk fitilin rahatlığı

İstibrâda güçlük çekenler, arpa kadar pamuğu idrâr deliğine koymalıdır. Sızan idrârı pamuk emer. Hem abdest bozulmaz, hem de iç çamaşır kirlenmez. Yalnız pamuk uzun olup ucunun dışarda kalmaması lâzımdır. Ucu dışarda kalır ve idrâr ile ıslanırsa, abdest bozulur. Herhangi bir hastalık sebebiyle abdest tutmakta güçlük çekenlerin, idrâr kaçıran yaşlıların Mâlikî mezhebini taklîd etmeleri iyi olur. Çünkü Mâlikîde hastalık sebebiyle gelen idrar abdesti bozmaz.

Soru: Tavuğu, kursağı çıkarılmadan kaynar suda haşlamak câiz olur mu?
Cevap: Bir tavuk kesilip içi ve kursağı çıkarılmadan, kaynar suda haşlansa, yemesi helâl olmaz. Kesip içi ve kursağı çıkarılıp, içi yıkandıktan sonra haşlanırsa, tüylerine necâset bulaşmamış ise, yemesi helâl olur.
Kaynamıyan sıcak suda bırakılan, içi boşaltılmamış tavuğun yalnız derisi necis olur, yolunup, içi boşaltıldıktan sonra, üç defa, soğuk su ile yıkanınca, her yeri temiz olur. İşkembe de, böyle üç kere yıkamakla temiz olur. Yemesi câiz olur.

Yıkamada sayı

Soru: Necâseti yıkamakta bir sayı var mıdır?
Cevap: Kuruduktan sonra da görülen pislikler, kan yıkanırsa kendisi ve eseri giderilince, o yer temiz olur. Yıkamakta belli bir sayı yoktur. Bir defa yıkamakla da çıkarsa yeterlidir. Necâset giderilip de, eseri, ya'nî renk ve koku kalırsa, zararı olmaz. Sıcak veya sabunlu su lâzım gelmez.
Görülmiyen necâset, meselâ kan ve idrâr bulağan eşya, leğende, çamaşır makinesinde, ayrı sular ile, temizlendiği zan edilinceye kadar yıkanır. Bir defa yıkamakla temizlenirse yeterlidir. Yıkarken, makinedeki su ve diğer eşya, necis olmaz. Vesvese, şüphe edenlerin üç defa yıkaması ve hepsinde sıkması lâzımdır. Herkesin, kendi kuvveti kadar sıkması kâfîdir.

Halının temizlenmesi

Çürük, ince veya büyük olduğu için sıkılmıyan eşya, meselâ halı, deri gibi necâseti emen şeyler, her üç yıkayışta, kurutulur. Ya'nî, su damlaması kesilinceye kadar beklenir. Necis yeri ıslak bezle silmekle temiz olmaz. Meselâ, halının bir yeri necis olmuş ise, burası silinmekle temiz olmaz. Bunun için halının tamamını da yıkamak gerekmez. Necis yerin altına leğen konulur. Üsten su dökülerek leğene akıtlır. Su damlası kesilinceye kadar beklenir. Bu hâl üç defa tekrarlanınca o yer temiz olur. Necâset bulaşmış testi, çanak ve bakır gibi necâseti emmiyen kaplar yıkamakla temiz olur. (Ba'zı yerlerde kırklama ta'bîr edilen kırk defa doldurulup boşaltmak gerekmez.)

SULAR ve ÇEŞİTLERİ

Soru: Abdest ve gusülde hangi sular kullanılır?
Cevap: Abdest ve gusül abdesti almak için mutlak su kullanılır. Mutlak su hem temizdir, hem de temizleyicidir. İsmi yanında, başka kelime söylenmiyen, yalnız su denilen sulara Mutlak su denir. Yağmur, dere, nehir, kaynak, kuyu, deniz ve kar suları, mutlak sudur.
Abdest ve gusülde kullanılmış su ve pis su ve cinsi, sıfatı da söylenen sular mutlak su değildir. Bunlar ile abdest ve gusül alınmaz. Temizlik yapılmaz. Bunlara Mukayyed su denir
Zemzem suyu ile abdest ve gusül alınır. Mekrûh dahî değildir.

Soru: Büyük havuz nedir?
Cevap: Alanı 23 metrekare olan kare şeklindeki havuza Büyük havuz denir. Derinliğin az olması zarar vermez. Böyle suya düşen necâset, suyun üç vasfından ya'nî tad, renk ve kokusundan birini değiştirmedikçe, buradan abdest almak ve gusletmek câizdir.
Nehire, dereye, akar suya pislik bulaşsa, pisliğin üç eserinden biri, ya'nî rengi, kokusu veya tadı belli değilse abdest ve gusül câiz olur.
Pislik bulaşıp bulaşmadığı bilinmiyen akarsu temiz kabûl edilir. Yağmur suyu ile bulanık akan su ile abdest alınır.

Temiz suyun özellikleri

Soru: Küçük havuz nedir?
Cevap: Alanı 23 metrekareden küçük olan havuza küçük havuz denir. Akıcı olmıyan suya ve küçük havuza, az necâset düşerse, üç sıfatı değişmese de, necis olur. İnsan içmez ve temizlikte kullanılmaz. Üç sıfatı değişirse idrar gibi olup hiçbir şeyde kullanılmaz.
Uzun zaman durmakla üç sıfatı değişen su, pis olmaz. Kokan suyun sebebi bilinmezse, temiz kabûl edilir. Başkasına sorup, araştırmak lâzım değildir.
İçine devamlı su akan ve devamlı taşan veya içinden devamlı su alıp, iki alış arası, su hareketsiz kalacak kadar uzamıyan küçük havuz ve hamam kurnası, akar su demektir. Bunların her tarafından abdest alınır.
Necis suya, temiz su gelip, karşı taraftan taşarsa, eseri kalmıyan tarafları temiz olur. İçindeki kadar su taşınca, hepsi temiz olur. Taşan su, necâset eseri görülmedikçe temizdir. Leğen, kova gibi kaplar da böyledir. Meselâ necis kova, doldurulur ve taşarsa necâsetin üç eserinden biri görülmeyince su da, kova da temiz olur.

Artıklar

Soru: Artık nedir?
Cevap: Bir kaptan veya küçük havuzdan, bir canlı içerse, kalan suya artık denir. Sıvı ve yemek artıklarının temiz olup olmaması, artığı bırakanın durumuna göre değişir. Her insanın artışı temizdir. Kâfirin artışı da temizdir.
Cünübün, yıkanırken kovaya elini sokup tası alması câiz olup, kovadaki su, müsta'mel olmadığı gibi, cünübün artışı da, müsta'mel sayılmamıştır.
Eti Yenen Hayvanların Artışı
Kadının artışını, yabancı erkeğin içmesi ve erkeğin artışını yabancı kadının içmesi, lezzet alacağı için mekrûhtur.
Eti yenen hayvanların ağzına necis sürülmedikçe, artıkları temizdir. At da böyledir.
Domuzun, köpeğin ve yırtıcı hayvanların artıkları, etleri ve sütleri kaba necâsettir. Bunları yimek, içmek harâmdır. Bunların artık sularını abdestte, gusülde ve temizlikte kullanmak câiz değildir. İlâç olarak da kullanılmaz. Henüz alkollü içki içmiş olan insanın artığı da böyledir.
Küçük çocuğun elini suya sokması hâlinde eli temiz olduğu bilinmiyorsa, bu su ile abdest almak veya içmek, tenzîhen mekrûh olur. Bir hayvanın teri, artığı gibidir. Artığı temiz ise teri necis olmaz.

SETR-İ AVRET (ÖRTÜLMESİ GEREKEN YERLER)

Soru: Avret yeri nedir?
Cevap: Mükellef olan, ya'nî âkıl ve bâlig olan insanın namaz kılarken açması veya her zaman başkasına göstermesi ve başkasının bakması harâm olan yerlerine Avret mahalli veya Avret yeri denir.
Erkeğin ve kadının avret mahallini örtmesi, hicretin üçüncü senesinde emrolundu.

Namazda örtünme

Soru: Namazda örtülmesi gereken yerler nerelerdir?
Cevap: Erkeklerin, namaz için avret mahalli, göbekten diz altına kadardır. Diz avrettir. Buraları açık olarak kılınan namaz sahîh, geçerli olmaz. Namaz kılarken, vücûdun diğer kısımlarını, kolları, başı örtmek, geniş elbise, çorap giymek erkeklere sünnettir. Buraları açık kılmaları mekrûhtur. Kadınların ellerinden ve yüzlerinden başka her yerleri, bilekleri, saçları ve ayakları, namaz için avrettir.
Erkeğin veya kadının avret yerlerinden herhangi birinin dörtte biri, bir rükün açık kalırsa, namaz bozulur. Azı açılırsa bozulmaz. Namazı mekrûh olur.

Örtünmek farzdır

Soru: Namaz dışında da örtülmeleri gereken yerler nerelerdir?
Cevap: Avret yerini örtmek, namazda da, namaz dışında da farzdır. Yalnız iken namaz kılarken de, örtmek farzdır. Kadınların, namaz dışında, yalnız iken, diz ve göbek arasını örtmesi farz olup, sırtını ve karnını örtmesi vâcib, başka yerlerini örtmesi edebdir. Evde yalnız iken, başı açık dolaşabilir. Görünmesi câiz olan baba, kardeş, amca, dayı gibi erkek yanında, ince baş örtüsü örtmeleri iyi olur.

Örtünün şekli

Soru: Kadınlar için belli bir örtü şekli var mıdır?
Cevap: Dînimiz kadının belli bir örtü ile kapanmasını emretmemiştir. Kadının örtünmesinde iki şart vardır:
Birincisi, örtünmesi gereken yerleri örtmek.
İkincisi, örtünürken uzuvların belli olmamasıdır. Bu iki şart yerine geliyorsa kadın istediği şekilde giyinebilir.
Kadınların, kızların ince, dar veya kürklü örtü ile ve küpe, gerdanlık, alyans gibi zînet eşyâsı açık olarak ve erkekler gibi giyinerek ve saçlarını erkekler gibi tıraş ederek sokağa çıkmaları harâmdır. Bunun için, geniş bile olsa, pantalon ile örtünmeleri de câiz değildir. Pantalon erkek elbisesidir.

KIBLEYE DÖNMEK

Soru: İstikbâl-i kıble ne demektir?
Cevap: Namazı Kâ'beye karşı kılmak demektir.
Göz sinirlerinin çapraz istikâmeti arasındaki açıklık, Kâ'beye rastlarsa, namaz sahîh olur. Bu açı yaklaşık olarak 45 derecedir.
Kıble, Kâ'benin binâsı değil, arsasıdır. Ya'nî yerden Arş'a kadar, o boşluk kıbledir. Bunun için uçakta da, bu cihete doğru kılınır.
Her yerin bir kıble istikâmeti vardır. O yerden bu açı kadar o istikâmete dönülürse kıbleye dönülmüş olur.

Vâsıtada namaz kılmak

Soru: Vâsıtalarda namaz nasıl kılınır?
Cevap: Hastalık ve düşman, hırsız korkusu veya yanlış bulmak ile, kıbleden ayrılmak câizdir. Yolcuların trende ve vapurda kıbleye dönmeleri farzdır. Bu sebeple misâfir, vapurda ve trende, farz namaza, kıbleye karşı durup, secde yeri yanına pusula koymalı. Vapur ve tren döndükçe, kendisi kıbleye karşı dönmelidir. Yâhud başka birisi, sağa sola döndürmelidir. Namazda göğsü kıbleden ayrılırsa, namazı bozulur. Çünkü, vapur, tren, ev gibidir. Hayvan gibi değildir.
Otobüste, trende, dalgalı denizde kıbleye dönemiyenlerin, farz namaz kılmaları câiz olmıyacağından, bunlar, yolda oldukları müddetçe şâfi'î veya Mâlikî mezheblerinden birini taklîd ederek, öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem' edebilir, beraber kılabilirler.
Bunun için yola çıktıktan sonra, gündüz bir yerde durduğu zaman, öğle vaktinde öğleyi kılınca, hemen ikindiyi de kılmalı, gece durulduğu zaman, yatsı vaktinde akşamı ve sonra yatsıyı bir arada kılmalı ve bu dört namaza niyet ederken (Şâfi'î veya Mâlikî mezhebini taklîd ederek edâ ediyorum) diye niyet etmelidir.

Kıblenin tesbiti

Soru: Kıbleyi bilmiyen ne yapar?
Cevap: Ramazan-ı Şerîfin başlamasını hesâbla, takvîm ile önceden anlamak câiz olmaz ise de, kıbleyi hesâb ile, kutup yıldızı, pusula ile bulmak câizdir. Çünkü hesâb ve âlet ile, tamam bulunmasa da, çok zan elde edilir. Kıble ve namaz vakitleri, fazla zan ile kabûl olur.
Mihrâb bulunmıyan, hesâb, yıldız gibi şeylerle de anlaşılamıyan yerlerde, kıbleyi bilen, sâlih müslümanlara sormak lâzımdır. Kâfire, fâsıka ve çocuklara sorulmaz.
Bir kimse, kıbleyi araştırır. Karâr verdiği cihete doğru kılar. Sonradan, yanlış olduğunu anlarsa, namazı iâde etmez.
Kıble cihetini bilmiyen kimse, mihrâba bakmadan, bilene sormadan, kendi araştırmadan kılarsa, kıbleye rastlamış olsa bile, namazı kabûl olmaz. Fakat, rastlamış olduğunu, namazdan sonra öğrenirse kabûl olur.