Doğruluk Adabı
Doğruluk
ahlâkı, İslâm ahlâkının önemli bir esasıdır. Bunu elde etmek ve sağlamlaştırmak
için çaba göstermeye büyük ihtiyaç vardır. Allah'ın Rasulü, bu ahlâkın çocukta
yerleşmesine ihtimam gösteriyor, ana babanın çocuğa yalan söylemek gibi bir vartaya
düşmemesi için onların çocukla olan ilişkilerini kontrol ediyor ve şu genel
prensibi koyuyordu: Çocuk bir insandır. Beşeri ilişkilerde onun birtakım hakları
vardır. Hangi yolla olursa olsun ana-babanın onu aldatması, onunla olan muamele ve münasebetlerde
umursamaz bir tavır takınması caiz değildir.
Abdullah b. Âmir anlatıyor: Birgün anam beni
çağırdı. Rasülüllah (s.a.v.) da evimizde oturuyordu. Anam:
- Gel, sana birşey vereceğim! dedi. Rasülüllah
(s.a.v.) anama:
- Ona ne vermek istemiştin? dedi. Anam:
- Bir hurma vermek istemiştim, cevabını
verdi. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
- Haberin olsun, eğer ona birşey vermeyecek
olsaydın, sana bir yalan (günahı) yazılırdı. (493)
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle
buyurmaktadır: "Kim bir çocuğa "Buraya gel, sana birşey vereceğim" der
de, sonra vermezse bir yalan (günahı) yazılır." (494) Ebu'l-Havrâ anlatıyor:
Ali'nin oğlu Hüseyin e (r.a.):
- Rasülüllah'dan (s.a.v.) neyi ezberledin?
diye sordum. O da:
- "Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe
vermeyen şeye bak! Zira doğruluk gönül yatkınlığı, yalan ise kuşkudur."
(495)
Selef, ister büyüklerin çocuklara, isterse
çocukların kendi akranlarına olsun verdikleri sözde durmayı da içine alan bu doğruluk
ahlâkının yerleştirilmesine dikkat etmiştir.
Ebu'l-Ahvas, Abdullah'ın (r.a.) şöyle söylediği
nakleder: "Yalan düşünce ve yalan sözlerden kaçının! Çünkü yalan ne
ciddiyetle ve ne de şaka ile bağdaşır. Sizden biriniz çocuğuna söz verip de sonra
yerine getirmezlik yapmasın!" (496)
Süleyman b. Dâvûd'un aynı şekilde oğluna:
"Yavrucuğum! Vaadde bulunduğun zaman, ondan cayma! Aksi halde sevgiyi nefretle değiştirmiş
olursun" dediği rivayet edilmiştir.
(493) Ebu Dâvud, Edeb, 80; Ahmed
b. Hanbel, III, 447. (494) Ahmed b. Hanbel, II, 452.
(495) Tirmizi, Sıfatul-Kıyame, 60.
(496) Sem'ani, Edebul-İmla ve İstimla, s. 40.
Muhammed Nûr Süveyd
Ana Sayfa Ailemiz Adabı Muaşeret