Selef Çocuklarının Alimlere Karşı Adabından Örnekler
Said b.
el-Müseyyeb iki rek'at namaz kılar sonra otururdu. Derken ensar ve muhacir sahabenin çocukları
etrafına toplanırdı. Onlardan hiçbir kimse ona birşey sormaya cesaret edemezdi. Ancak
onlara bir hadis okuyarak başladıktan sonra birşey sorabilirlerdi. (464)
Rasulüllah (s.a.v.) bir soru yönelttiğinde,
meclisinde Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer bulunduğu için İbn Ümerm sükut edip cevap
vermediğine dair hadis daha önce geçmişti. Burada ise çocukluk yıllarında İbn
Abbas'ın, sahabeden ilim talebi esnasında takındığı edebin keyfiyetine dair bir örnek
vermek istiyoruz.
İkrime'nin rivayetine göre İbn Abbas şunu anlatmıştır: Rasulüllah (s.a.v.) vefat
edince (*), ensardan bir adama:
- Gel de, Rasûlüllâh'ın (s.a.v.) ashabına
bazı şeyler soralım. Çünkü bugün onların sayısı çoktur, demiştim Adam:
- Şaşarım sana İbn Abbas! Aralarında Rasûlüllah'ın
(s.a.v.) ashabından olanlar varken, insanların sana ihtiyaç duyacaklarını mı sanıyorsun?
dedi ve benden ayrıldı. Ben de tek başıma ashâba birşeyler sormaya gittim. Eğer
bana belli bir adamdan hadis ulaşır ise, onun kapısına gider, içerde o öğle
uykusunu (kayule) uyurken ben de hırkamı yastık yaparak kapısında yatardım. Rüzgâr
da üzerime toprak sürüklerdi. Derken o çıkınca beni görüyor ve:
- Ey Rasülüllah'ın (s.a.v.) amcası oğlu!
Hayırdır, ne için geldin? Haber gönderseydin de ben sana gelseydim! derdi. Ben de:
- Hayır, benim sana gelmem daha doğrudur/uygundur,
diyor ve artık ona hadisi sorardım. Ensardan olan bu adam hayli yaşadı. Nihayet bir
ara beni, insanlar etrafımda toplanmış ve bana birşeyler soruyorlarken gördü ve:
- Bu genç benden daha akıllıdır, dedi.
(465) Hasan el-Basrî de, âlimlerin meclislerinde âdâba riayet etmesi için oğluna hatırlatmada
bulunur ve şöyle derdi: "Yavrucuğum! Âlimlerle oturduğun zaman, konuşmaktan ziyâde
dinle. Güzel konuşmayı öğrendiğin gibi iyi dinlemeyi de öğren. Kendisi susuncaya
kadar hiçbir kimsenin sözünü -uzun olsa dahi- kesme!"
Son olarak, sahabi çocuk Semura b. Cündeb'in Rasulüllah'ın (s.a.v.) huzurunda takındığı
edebi hatırlatmak istiyoruz. O der ki:
"Rasulüllah'ın (s.a.v.) zamanında
ben bir çocuktum ve O'ndan duyduklarımı ezberliyordum. Orada benim konuşmama engel
olan şey, sadece benden daha yaşlı insanların bulunmasıydı."
(464) Sem'âni, Edebul-İmlâ
ve'hlstimlâ, s. 36.
(*) Dipnotta yazar, konu hakkında bir rivayete dayanarak Rasulüllah'ın
(s.a.v.) vefat ettiği sırada İbn Abbas'ın 10 (on) yaşında olduğunu söylüyorsa da,
kaynaklar onun, o esnada 13 (onüç) veya 15 (onbeş) olduğu, onbeş yaşında bulunduğunu
bildiren rivayetlerin daha sahih olduğu ifade edilmektedir. Bkz. İbn Kesîr, el-Bidâye
ve'n-Nihâye, VIII, 296; Ahmed b. Hanbel, Müsrıed, 1, 373 (Çeviren)
(465) Ebû Ğudde, Safahât, s. 37.
Muhammed Nûr Süveyd
Ana Sayfa Ailemiz Adabı Muaşeret