| 15/4/2008 · Kur'an-ı Kerîm'de adı geçen ve israiloğullarına   gönderilen peygamberlerden. Hz. İsa (a.s) batılı tarihçilere göre miladi yıldan   dört veya beş sene kadar önce doğmuştur.
 Yine batılı tarihçilere göre Hz.   İsa (a.s) Romalıların elinde bulunan Yahudiye'de Romalılardan Tiberius iktidarı   döneminde otuz yaşlarına doğru peygamberliğini İnsanlara bildirdi. Önce   Celile'de sonra Kudüs'te insanları hak dine davet etti. Yahudilerin dinini ikmal   onların dine kattıklarını düzeltmek için gönderilen Hz. İsa (a.s) kendisine   indirilen İncil adlı kutsal kitapta bunu şöyle anlatır: "Ben yok etmeğe değil,   tamamlamaya geldim." Hz. İsa (a.s), Yahudilerin tahrif ettiği Eski Ahid'i   onların anlayışından kurtarmaya, Hz. Musa (a.s)'in getirdiği akideyi   yerleştirmeye ve Yahudilere daha önce bildirilen zahmetli bazı ilahi kanunları   hafifletmeye çalıştı.
 
 Memleketi Celile'de Genaseret gölü kıyısında ilk   vaaz ve tebliğlerini bildiren Hz. İsa daha sonra Kudüs'e gitti. Yahudiler Hz.   İsa'yı, dönemin Romalı Kudüs valisi Pontus Pilatus'a şikayet ettiler.   Havarilerin içinde Yahuda isimli birisi Hz. İsa'ya ihanet etti ve Hristiyanların   inancına göre Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürüldü. Kur'an-i Kerîm'de ise hadise   şöyle anlatılmaktadır: "Halbuki onlar İsa'yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat   kendilerine bir benzetme yapıldı" (en-Nisa, 4/156). Rivayete göre Hz. İsa'ya   ihanet eden Yahuda, Romalılar tarafından İsa (a.s.) zannedilerek   asılmıştır.
 
 İsa (a.s); orta boylu, kırmızıya çalar beyaz benizli,   dağınık, düz saçlı idi. Saçını uzatır, omuzları arasına salardı. Geniş göğüslü,   küçük yüzlü çok benli idi: Sırtına yün elbise, ayağına ağaç kabuğundan yapılmış   sandal giyer, çoğu zaman da yalınayak yürürdü.
 
 Kendisinin geceleri varıp   barınacağı bir evi, ev eşyası ve zevcesi yoktu. Hiç bir şeyi yarın için   biriktirip saklamazdı. İsa (a.s) dünyadan yüz çevirir, ahireti özler, Allah'a   ibadete koyulurdu. Yeryüzünde nerede Güneş batarsa orada konaklar iki ayağının   üzerinde namaza durur; gece namaz gündüz de oruç ile günlerini geçirirdi (M.   Asim Köksal, Peygamberler Tarihi, II. 334, 335). İsa (a.s) göğe kaldırıldığı   zaman, yün bir kaftan, bit çift mesti, bir de deri dağarcıktan başka bir şey   bırakmamıştı (Abdurrezzak, Musannef, XI, 309).
 
 Kur'an-ı Kerîm'e göre Hz.   İsa (a.s)'in annesi Hz. Meryem'dir. Meryem (a.s), yine Kur'an'da ismi geçen dört   seçkin aileden biri olan imrân ailesinden idi. Hz. Meryem, Zekeriya (a.s)'in   koruması ve gözetim altındaydı. Meryem, Beytü'l-Makdis'te, doğu tarafta özel bir   bölmeye yerleştirilmişti. Zekeriya (a.s), Meryem'in yanına geldikçe orada,   rızkını ve yiyeceğini hazır görürdü. Hz. Meryem, Beytü'l Makdis'te zikirle,   ibadetle hayatını geçiriyordu. iste bu sırada Allah, ona bir beşer sûretiyle   Cebrail'i gönderdi. bu durum, Kur'an-ı Kerim'de su şekilde anlatılır: "Meryem   dedi ki; ben senden Rahman'a sığınırım. Eğer O'ndan korkuyorsan bana dokunma! O   da, ben, temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden   başkası değilim, dedi. Meryem; bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın   olmadığım halde nasıl oğlum olabilir? dedi. Cebrail, bu böyledir; çünkü Rabbin,   "bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet   kılacağız," diyor, dedi. iş olup bitti. Böylece Meryem, İsa'ya gebe kalarak bir   köşeye çekildi. Doğum sancıları başladı ve başına gelen bu hadiseden dolayı çok   üzülerek, keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim, dedi" (Meryem, 19/1   8-23).
 
 Cebrail, Meryem (a.s)'e, babasız doğuracağı çocuğun özelliklerini   ve mücadelesini haber vermiş, Meryem'i teselli etmiş ve ayrılıp gitmişti. Hz.   Meryem'in kendisini Allah'a ibadete verdiğini ve onun tertemiz bir kadın   olduğunu bilenler de bilmeyenler de bu duruma hayret etmiş ve doğumun bu şekilde   nasıl olabileceği tartışmasına girmişlerdi. Hz. Meryem ise olayı, çocuğa   sormalarını işaret etmişti. Fakat "Onlar, biz beşikteki çocukla nasıl   konuşabiliriz? dediler. Çocuk, ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi   ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım   sürece namaz kılmamı ve zekât vermemi, anneme iyi davranmamı emretti. Beni   bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum gün de, öleceğim gün de, dirileceğim gün de,   bana selâm olsun, dedi" (Meryem, 19/23-33).
 
 İsa (a.s)'in babasız olarak   mucizevî bir şekilde doğuşu, Allah'ın dilemesinden ibaretti. Hatta Allah   katında, oluş itibariyle Adem (a.s) ile İsa (a.s) arasında fark yoktu. Nitekim   ayet-i kerimede, durum su şekilde izah edilir: "Gerçekten İsa'nın babasız   dünyaya geliş hâli de Allah katında Adem'in hâli gibidir. Allah, Âdem'i   topraktan yarattı, sonra da ona ol dedi; o da hemen (insan) oluverdi" (Âli   imrân, 3/59).
 
 İsa (a.s) otuz yaşında iken peygamberlik görevi aldığında,   hemen israiloğullarına durumu bildirdi. İsa (a.s)'nın çagrısına kulak tıkayan ve   ellerindeki Tevrat'ı tahrif edip pek çok değişiklikler yapan israiloğulları, Hz.   İsa (a.s)'a inanmadılar. Ayrıca Allah, Hz. İsa'nın risâletini destekleyen   mucizelerde gösteriyordu. Kur'an-ı Kerim'de zikri geçen mucizeleri şunlardır:   İsa (a.s) nın, çamurdan kuş biçiminde bir heykel yapması ve onu üfleyince kuş   olup uçması, ölüleri diriltmesi; anadan doğma körleri ve alaca hastalığına   tutulmuş olanları tedavi etmesi; gökten sofra indirmesi (el-Mâide, 5/110-115);   Havarîlerin ve diğer arkadaşlarının evlerinde ne yediklerini ve neler   sakladıklarını söyleyerek gaybdan haber vermesi (Âlu imrân,   3/49).
 
 israiloğulları, İsa (a.s.)'i ve ona tâbi olanları durdurmak için   pek çok yol denediler; sonunda Hz. İsa'yı öldürmeğe karar verdiler. Ancak Allah,   onların planlarını etkisiz hâle getirdi. Yahudiler, İsa (a.s.)'a benzeyen birini   yakalayıp astılar ve "Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" dediler (en-Nisâ,   4/157). Öte yandan Kur'anı Kerîm, asıl durumu su şekilde açıklar: "Halbuki onlar   İsa'yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı.   Ayrılığa düştükleri şeyde, doğrusu şüphededirler. Onların bu öldürme olayına ait   bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Kesin olarak onu   öldürmediler, bilakis Allah, onu kendi katına yükseltti. Allah güçlüdür,   hâkimdir" (en-Nisâ, 4/157-158).
 
 İsa (a.s) ayette de belirtildiği gibi,   öldürülmeden göğe yükseltilmiştir. Mezarı dünyada değildir. Ayrıca Mi'rac'da,   peygamberimiz kendisini görmüştür. Hz. İsa, göğe yükselmeden önce, havârîlerine   ve tüm insanlığa şu müjdeyi vermişti: "Ey israiloğulları! Doğrusu ben, benden   önce gelmiş olan, Tevrat'ı doğrulayan ve benden sonra gelecek ve adı Ahmed   olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim"   (es-Saf, 61/6).
 
 Hz. İsa (a.s) göğe çekildiği sıralarda kendisine   inananların sayısı çok azdı. Daha sonra bir ara Hz. İsa'nın getirdiği inancı   kabul edenler çoğaldı ise de, sonunda Hıristiyanlar da israiloğulları gibi   yoldan çıktı ve pek çok yanlışlıklara saptılar. Bugün, Hıristiyanların sahip   oldukları teslis inancı, İsa (a.s)'nın göğe yükseltilmesinden hemen sonra ortaya   çıkmıştır.
 
 İsa (a.s)'in annesi Hz. Meryem Hz. İsa'nın göğe çekilmesinden   sonra altı sene kadar daha yaşamış ve ölmüştür (Hakim, Müstedrek, II,   596).
 
 Hz. İsa (a.s)'a dört büyük ilâhi kitaptan biri olan İncil   verilmiştir. Kur'an-i Kerîm'de İncil'in Hz. İsa'ya verilisi ile ilgili şu   bilgiler vardı: "Arkalarından da izlerince Meryem oğlu isa'yı Tevrat'ın bir   tasdikçisi olarak gönderdik; ona da bir hidâyet, bir nur bulunan İncil'i, ondan   evvelki Tevrat'ın bir tasdikçisi ve sakınanlara bir hidâyet ve öğüt olmak üzere   verdik" (el-Mâide, 5/11). Ancak bu İncil de Tevrat gibi tahrifata ugramış: tır.   Bununla birlikte Allah Teâlâ tarafindan son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)'e   indirilen Kur'an-ı Kerîm, Zebur, Tevrat ve İncil'in hükümlerini ve   geçerliliklerini ortadan kaldırmıştır. Hz. İsâ İslâm âlimlerinin çoğunluğuna   göre cisim ve ruhuyla göğe yükseltilmiştir. Kıyamet vaktine yakın yeryüzüne   inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve İslâm şeriatiyla hükmedecektir (bk.   Buhârî, Buyu', 102).
 
 Hz. İsa bedeniyle göğe yükseltildiğinden, Kur'an-ı   Kerim'de bildirilen "ölümden evvel" (en-Nisa, 4/159) ve "öleceğim güne ve diri   olarak ba'ş edileceğim güne" (et-Tevbe, 9/34) mealindeki ayetler Hz. İsa'nın   nüzûlünden sonraki ölümünü anlatır. Hz. İsa gökten Arz-i Mukaddes'e inecek,   elinde bir Kargı olacak; Afik denilen bir yerde ortaya çıkacak ve Kargı ile   Deccâl'i öldürecek ve sabah namazında Kudüs'e gelecektir. imam kendi yerini ona   vermek isteyecek fakat o imâm'ın gerisinde Hz. Peygamber (s.a.s)'in şeriatına   uygun olarak namazını kılacaktır. Sonra domuzu öldürecek ve haçı kıracak,   sinagoglar ve kiliseleri yıkacak ve kendisine iman etmeyen bütün Hıristiyanlarla   savaşacaktır.
 
 Hz. İsa nüzûlünden sonra kırk sene daha yaşayacak,   öldüğünde Müslümanlar namazını kılacak ve İslâm dinine uygun olarak   gömülecektir.
 |