| Feyrûz
  bin Deylemî San’a’da bulunuyordu. Resûlullahın Peygamberliği haberi oraya
  ulaşınca, Vebr bin Yuhannis’in teklîfi üzerine Müslüman oldu ve hicretin
  onuncu yılında Medîne’ye geldi. Resûlullahın huzûruna girip, bî’at etti.
  Peygamber efendimize dedi ki: 
 - Yâ Resûlallah! Biz, uzaklardan çıkıp geldik. Burada Müslüman olduk. Bize
  kim yardım edecek?
 
 Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
 
 - Allah ve Resûlü.
 
 Feyrûz da, bunun üzerine dedi ki:
 
 - Allah ve Resûlü bize kâfîdir.
 
 Hangisini
  istersen tercih et!
 
 Yine Feyrûz bin Deylemî, Resûlullaha sordu:
 
 - Yâ Resûlallah! Ben Müslüman oldum. Fakat nikâhım altında iki kızkardeş var.
 Şimdi ne yapacağım?
 
 - Onlardan hangisini istersen tercîh et, onu tut! Hangisini istersen
  boşa!
 
 - Yâ Resûlallah! Biz, üzüm sahibi kimseleriz. Allahü teâlâ ise içkiyi harâm
  kılmıştır. Bu üzümleri ne yapacağız?
 
 - Kurutup, kuru üzüm yapınız!
 
 - Biz bunu nasıl kullanalım?
 
 - Kırba içinde sabah ıslatıp, hoşaf yapıp içiniz, akşamleyin ıslatıp,
  sabahleyin içiniz!
 
 Feyrûz bin Deylemî bir defasında da Peygamber efendimize şöyle sordu:
 
 - Yâ Resûlallah! Biz, soğuk bir memlekette yaşıyoruz. Bu yüzden buğdaydan
  yapılmış içki içiyoruz.
 
 - O sarhoş ediyor mu?
 
 - Evet, sarhoş ediyor.
 
 - Onu içmeyiniz!
 
 Feyrûz bin Deylemî’nin Müslüman olduğu yıl, Resûlullah efendimiz Vedâ haccını
  yaptıktan sonra hastalanmışlardı. O sırada Araplar arasında ba’zı kimseler
  peygamberlik da’vâsına kalkıştı.
 
 Çok kimseyi
  aldattı
 
 Bunların ilki, Benî Ans kabîlesinden Esved-i Ansî idi. Asıl ismi Abhele bin
  Ka’b’dır. O, kâhin, hafif meşrep bir adamdı. Halka, onları hayrete düşürecek
  şeyler gösterir, sözleriyle, dinleyenlerin dikkatini çekerdi.
 
 Esved-i Ansî, meleklerin kendisine vahiy getirdiğini söyleyerek, Peygamberlik
  iddiasında bulunmaya başladı. Birtakım hîlelerle, Yemen halkından birçok
  kimseyi aldattı. Necrân ahâlisi de ona tâbi oldu. San’a’yı zaptedip, fitne
  çemberini genişletti. Yemen’de bulunan Müslüman vâli ve memurlar oradan
  ayrılmak zorunda kaldılar.
 
 Esved-i Ansî ile ilgili haber, Peygamber efendimize ulaştı. Yemen’deki İslâm
  vâlilerine ve oradaki Müslümanlara haber gönderdi. İster onunla çarpışma,
  isterse onun tuzağa düşürülmesi şeklinde olsun, mutlaka Esved-i Ansî üzerinde
  önemle durulması gerektiğini emir ve tavsiye buyurdular.
 
 Resûlullah efendimiz, hasta olmalarına rağmen, Esved-i Ansî gibi yalancıların
  yaptıkları tahribat üzerinde ehemmiyetle durdular. Resûlullah efendimiz bu
  mes’ele için, Müslüman olmayanlarla da irtibat kurdu. Netîcede Esved-i Ansî
  öldürülecekti. Esved’in öldürülmesi için, karısı Âzad ile de anlaşıldı.
 
 O daha
  ölmemiştir!
 
 Feyrûz, o sırada Yemen’de bulunuyordu. İki arkadaşı ile beraber, Esved’in
  yattığı evin duvarını deldiler. Feyrûz, arkadaşlarından birisine, içeri girip
  öldürmesini söyledi. Arkadaşı, tehlikeli anlarda, kendisinde titreme meydana
  geldiğini, bu işi beceremeyeceğini söyledi.
 
 Bunun üzerine Feyrûz içeri girdi. Esved’in yattığı odaya yaklaştı.
  Horladığını duydu. Esved derin bir uykuya dalmış ve yatağına gömülmüş bir
  vaziyette idi. Feyrûz bu işten haberi olan Âzad’a, işâretle, başının nerede
  olduğunu sordu. Âzad da, Esved’in başını gösterdi.
 
 Feyrûz, Esved’in başucuna dikildi. Esved, sarhoş olarak uykuya dalmış ve
  sarhoşluğu daha geçmemişti. Feyrûz, Esved’in başını kıvırdı ve boynunu kırdı.
 
 Sonra gitmek isterken, Âzad, “O daha ölmemiştir” dedi. Feyrûz da, “Hayır o
  öldü” diyerek arkadaşlarının yanına gitti. Olanları anlattı. Arkadaşları
  dediler ki:
 
 - Geri dön, başını da kes! Beraberce tekrar oraya vardılar. Feyrûz, başını
  keseceği zaman, Esved titremeye başladı.
 
 Feyrûz arkadaşlarına, göğsüne oturmalarını söyledi.
 
 Âzad da, Esved’in başını tuttu. Esved’den homurdanmalar geliyordu. Boğazı
  kesilince, şiddetli bir böğürtü duyuldu.
 
 Feyrûz ile arkadaşları, oradan ayrıldılar.
 
 Ertesi gün Feyrûz ve arkadaşları, kabîlelerini toplayarak Esved’in
  öldürüldüğünü ve Muhammed aleyhisselâmın hak Peygamber olduğunu ilân ettiler.
  Bundan sonra Müslüman vâliler, işlerinin başına döndüler ve zekâtı toplamaya
  başladılar.
 
 Onu öldüren kim?
 
 O gece yalancı Esved-i Ansî’nin öldürüldüğü, Peygamber efendimize vahiyle
  bildirilmişti. Ertesi gün, bu hâdiseyi Eshâbına müjdeledi:
 
 - Dün gece, yalancı Esved-i Ansî, kardeşlerimizden biri tarafından
  öldürüldü.
 
 Eshâb-ı kirâm, “Yâ Resûlullah, onu öldüren kim” dediler. Resûlullah efendimiz
  de buyurdular ki:
 
 - Onu sâlih, mübârek bir ev halkından, mübârek kişi olan Feyrûz bin
  Deylemî öldürdü.
 
 Feyrûz bin Deylemî’nin, Esved’in başını Peygamber efendimize getirdiği
  rivâyet edilir.
 
 Feyrûz’un, Ebû Dahhâk ve Ebû Abdullah künyeleri vardır. Hz. Osman zamanında
  Yemen’de vefât etti. Aslen Fârisî’dir. Kisrâ’nın, Habeşlileri Yemen’den
  çıkarmaları için, Seyf bin Zî Yazen’le beraber Yemen’e gönderdiği Farsların
  (İranlıların) çocuklarındandır.
 |